Bekir Yalçınkaya Resmi Web Sitesi
  İki İSTANBUL Şiiri
 

İki İSTANBUL Şiiri



BİR İSTANBUL DOĞDU

Nİ'ME'L ÇEŞY'LERDEN

 

Elli dördüncü gün, İstanbul'da su

Tekbirlerle sanki yükselip yerden

Surlara yürüdü kırıldı pusu

Yer-Gök inledi Allahu Ekber'den

 

"Yol ol gemiye dağ, yol ol hüküm var!"

Aşılmaz Haliç'i aşsın Hükümdar

Eyyub'daki Otağ-ı Hümayun sar

Ehl-i Kur'an geldi çok ötelerden

 

Sultan Mehmet iki suru gösterdi

Bir senedir gönlü bunu isterdi

Feth-i Mübin'ine işaret verdi

Muzaffer çıkmaya kutlu seferden

 

Mehmed'im toplara surları dövdür

Dövdükçe Sultanın Mehmed'i övdür

Açılan her gedik çöken bir evdir

Vakit: sabah vakti, gün: Salı, erken

 

Ulubatlı -Otuz Erbaşı- Hasan

Kale burçlarına ilk ayak basan

Allah! deyip -orda oydu ilk susan-

Şehid düştü burçta sancak dikerken

 

Cibali, Topkapı, Tekfur Sarayı

Örse gedikleri sarsa yarayı

Kaç Hasan surlarda aldı sırayı

Bizans Eli boydan boya çökerken

 

Bu idi zulmetin Nur'a dönmesi

İçeri girerken Tekbir'in sesi

An be an kesildi için nefesi

Yığıldı bir yöne Bizans içerden

 

İnsan insan cesed, şehid ve gazi

-Bir çağ sayfasında okunan yazı-

Konstantinepol'de koskoca mazi

Silindi Konstantin denilen yerden

 

Halkı kaçtı doğru Ayasofya'ya

Taç ehli makamlar yürüdü yaya

Biraz sonra O' gelecek buraya

İz mi kalır bin yüz yıllık hünerden

 

Bin yüz yıl bu şehir İslâm'a gebe

Doğarken Hamza Bey, Karaca, Cebe

Haliç'te Tekfur'luk vururken dibe

Kandil yandı, alev söndü Fener'den

 

O soysuz ilklere, son verdi Rabbim

Güzel askerlere yön verdi Rabbim

Alem-i İslâm'a ün verdi Rabbim

Kaç Kâb Bin Mâlik'ten, kaç Ebu Zer'den

 

Şimdi.. Ayasofya; "Melekten medet!

O' Fatih geliyor, Melek yardım et!

Neredesin? Tacımı soyunan veled

Ahh! Nerden başkaldırdık, Fatih'e nerden?"

 

Bizans'ın son günü böyle karardı

Ağlaşan âlemi bir korku sardı

Fatih Sur içinde secdeye vardı

Şükretti Rabb'ine: "Abd-i Aciz ben

 

Nebi'min bu müjde ettiği an'a

Erdirdin Allahım şükürler sana

Masumken toplumla suçlu olana

Bir zulmüm olursa yüz çevir benden

 

Bu Feth-i Mübin'in şudur gayesi;

Karanlık çağların dize gelmesi

İslâm'a dönerken Küffar beldesi

Bir çağ açılacak eski senenden

 

O çağ ki Tevhid'e inanmışların

Zerresi bu hâle donanmışların

Ni'mel Ceyş olmaya çok yanmışların

Şehrim almaya Bizanslı denenden

 

..Ve kalksın önümde diz çöken teba

Ne dini zelildir, ne mülkü heba

Emrim bu.. emrimde yoktur aceba

Tebâmız oldunuz sarfsınız şerden.."

 

Kilidini kaldırdılar surların

Gelen müjdesiydi bu asırların

Ey Bizans! vebalin ve kusurların

Okunsun İslâm'a şimdi minberden

 

Hak geldi, bâtıl ve şer susturuldu

Haliç'e zincirli sular duruldu

Onun için genç Fatih'e vuruldu

Memnundular başa gelen işlerden

 

Konstantin İslâmbol olduğu günde

Haçlı-Mü'min düğündeydi düğünde

Sen Romen'de Hasan'ım öldüğünde

Bir İstanbul doğdu Ni'me'l Ceyş'lerden..

 

 

YILDIRAY'DAN NAL

 İZİYMİŞ ŞU HALİÇ

 

Baktım ki Haliç'e fethin gözüyle

Yıldıray'ın nal izinden bir naldır

Feth-i Mübin'deki ceddin özüyle

Eyyub'a varanı vuslata daldır

 

Bu duadan dua, zikirden zikir

Yirmi altı Ashab'taki bir fikir

İşte kapı ve anahtar.. çevir, gir..

Bizans'ta Bizans'ı ayağa kaldır

 

Edirnekapısı şehide mekân

Şehid ol! öz kanla Cennet'e yıkan

Sağ kalıp Bizans'a kılıncı çeken

Genç Fatih'e saklı müjdeyi aldır

 

O  zaman Sur içi küfür silinsin

Osmanlı'ya karşı fitnelik dinsin

Tekfur Sarayı'nın bayrağı insin

Bu hâl, Ey Allahım! ne güzel hâldir

 

Ders alsın Rumsoyu bir gözüpekten

Adı Mehmed olan kinsiz yürekten

Patrik! döngel sığındığın Zeyrek'ten

Zangoçların hürdür, Çan'ını çaldır

 

Yeni Ayasofya, Aya İrini

Kaybederken Bizans'ın sihirini

İşitsin de İslâm'ın Tekbir'ini

Anlasın, bu ne biaddır, ne faldır

 

Yol.. dâvâ yolunda yürünmüştü ya

Dâvâ yürünmekle büyümüştü ya

Batıl çağa bir çekirdek düştü ya

Hakk adına çağdan çağa kök saldır

 

Yüreği fetihe topluca vuran

Ni'me'l Ceyş'leriyle -hep Ehl-i Kur'an-

On asırlık bir fitneyi durduran

Genç Mehmed'e mülk Konstantin, helâldir

 

Dün yine Haliç'ten baktım Fatih'e

Yüz sürüp içimi döktüm Fatih'e

"Fenerrr!" dedi, boyun büktüm Fatih'e;

"Vehmâ fitnesinden kelepir maldır..!"

 

 

 

 
  Bugün 31 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol