Bekir Yalçınkaya Resmi Web Sitesi
  Çeltek ve Şarkikaraağaç Şiirleri
 

Çeltek ve Şarkikaraağaç Şiirleri

ÇELTEK AKLIMA DÜŞTÜ

   -Orada ne köylü var görülesi..

 

Bu yıl köyde üç ay kaldım, gene de

Sen işin ardını bildir Kadıbey

Fethi’yi görmedim geçen sene de

Yerini yurdunu bildir Kadıbey

 

Beş kardeşin Şükrü kalmış geride

Rabbim! Geç kazılsın onun yeri de

Tunç Hasan ne işler köyden beride

Hiç Tavşan vurdu mu bildir Kadıbey

 

Kâmil olan bir dostunu dövdü mü

Hurşit Ağam kuşlarını övdü mü

Tahsin yine taşa kızıp sövdü mü

Hiç küfrü durdu mu bildir Kadıbey

 

Ecel gelip gitmiş Yahya Dayı’ya

Kısmet kesilmezse girmez sayıya

Avara Ramazan okey beyi ya

Masayı kurdu mu bildir Kadıbey

 

Çok çay içtik Ay soyadlı Ali’den

Akıl ölçtük bir Veli’nin Veli’den

Darılmasın Eyüp, bir Cin deliden

Kirişi kırdı mı bildir Kadıbey

 

Kimler Hakkı’m için harçlık yolunda

Ne var Yörük Mehmedi’nin kolunda

Büyük Ekrem Kâzım Bey’in Sol’unda

Sosyal bağırdı mı bildir Kadıbey

 

Saitoğlu Mustafa’ya: “Çay getir!

Ahmet, Durmuş kimler varsa say getir!

Bizimkine çeyrek limon koy getir!”

Diye çağırdı mı bildir Kadıbey

 

Kovcuların önü Hacı olmasın

Yılmaz’ların sonu acı olmasın

Cemal’imle Halil çok geç kalmasın

Bak, köye vardı mı, bildir Kadıbey

 

Tatlı Ekrem tüm garezin bana mı

Sol böğrümden hep belledin anamı

Hurşit Mansur, Nevzat Behlül Danâ mı

Sin, kurban verdi mi bildir Kadıbey

 

Macuroğlu Mevlüd’üm kâr etti mi

Yoksa başına dert alıp gitti mi

Muhtar Yaşar’ın lojmanı bitti mi

Kilimi serdi mi bildir Kadıbey

 

Haşim’in sırası Nuri’de imiş

Ekim’den bir evlek beride imiş

Ramazan’ın günü geride imiş

Hayratı derdi mi bildir Kadıbey

 

Ne diyorsun bu işlere Kadıbey

Şakasız olur mu köyün tadı bey

Kara Mehmed’in Ali’nin adı bey

Beyliğe erdi mi bildir Kadıbey

 

Koca Ahmet bir çatının üstünde

Kara Kadir Hakk katının üstünde

Kadir bilmez bir kötünün üstünde

Kitabı dürdü mü bildir Kadıbey

 

Cafer’le Adem’i yazmadık daha

Hakikat ilmine biçilmez paha

Hayrettin Murad’la varıp Allah’a

Meşk yüzü sürdü mü bildir Kadıbey

 

Adıgüzel’i ağlatan kıl kısbet

Bir yüzde Eşref’sin bir yüzde İsmet

Kuşcu Ali, Kadir Dayı’ya nisbet

Düzene girdi mi bildir Kadıbey

 

Ramazan, Kemal Ağa’nın peşine

Düşmüş muzipliğe, başka işi ne

Halis, Hurşit Ağa’mızın başına

Beş çorap ördü mü bildir Kadıbey

 

İki Bekir orda, bir Bekir burada

Fazlı, Rüştü, Şakir dağılmış yurda

Üç Mevlüt’ten, Tunç’un önünde dur da

Sor, bizi gördü mü bildir Kadıbey

 

Böyle yazdık eski nesil faslını

Yazarız bir gün de gençlik neslini

Şiirimden okuyanlar aslını

Bir hayra yordu mu bildir Kadıbey..

 

 

YİTİK YILIN ANASI

            -Anam Durdu..

 

Çile çekilesi Dünya'ya üç yüz

Otuz üçte gelmiş çileli anam

Babadan genç yaşta kalınca öksüz

Çocuk Gelin olmuş çileli anam

 

On yaş küçüğü babama vermişler

Bir daha ne arayıp ne sormuşlar

Çalı-çırpı, çift-çubuk hep yormuşlar

Günden güne solmuş çileli anam

 

Gelin diye kapatılmış çenesi

Seçilmemiş yitik yılın anası

Yakmış ayağına nasır kınası

Koktukça sevilmiş çileli anam

 

Sırtta kundak altı çocuk büyütmüş

Her birini gurbet ele yürütmüş

-Ömrünü, o; -bar, pavyonda çürütmüş

Sosyete değilmiş- çileli anam

 

Sofrasını besmelesiz kurmamış

Konu komşu hatırını kırmamış

Kocam dediğine karşı durmamış

Saygıyla eğilmiş çileli anam

 

Tezek de yapmış süt sağan eliyle

Dam da kürümüş tezeğin külüyle

Kirkit kirkit dokuduğu halıyla

Borçlarını silmiş çileli anam

 

Şafakta uyanıp yatsıda yatmış

Uyku diken olup gözüne batmış

Kendi tarlasında sanki ırgatmış

Ezilmiş ezilmiş çileli anam

 

Her yanını sarmış yarayla bere

Yine omuz vermiş ağır yüklere

Göğsünden kan emzirmiş Sülük'lere

Bunu şifa bilmiş çileli anam

 

Sürüsünü dağa salmış vaktinde

Bakraç bakraç yoğurt çalmış vaktinde

Bozsa abdestini, almış vaktinde

Namazını kılmış çileli anam

 

Doğduğu yer; Bir SÜRÜTME Yurdu'ymuş

Adı; MEÇHUL DEMİR KIZI DURDU'ymuş

Bir ömrü bu kayıp tâbire uymuş

Hayatta sayılmış çileli anam

 

Tecelli mi, yoksa can savaşı mı

Dertten derde soka soka başını

Noktalamış yetmiş yedi yaşını

Dünya'dan ayrılmış çileli anam

 

-Çeltek Köyü’mün güzel insanlarından

AKLIMA DÜŞENLER

 

Bir sabah ezanıyla uyandığım şehirde

Gönlüme düşenler hey.. aklımdasınız bugün

Ya dertten ya tasadan ömür denen nehirde

Ölüme düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Hutbe dedin mi akla ilk gelen Sâdık Hoca

Çeltekli'ye ders verdi bütün ömrü boyunca

Kelikli Murat, Fazlı, Sağır Mehmet duyunca

Dilime düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Kara Kâmil, Çil Kadir, Bayram Ali nerede?

Nerede Arab Hasan? Nerede Sait Dede?

Efe'nin Yahya ile, Aydın'ın, üç senede

Yoluna düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Eşe, Köse'nin Salih, bir de Kel Ali vardı

Kimi dev öldürürdü kimi şeytan taşlardı

Efsunlu mu Alime, az mı kırık kol sardı

Eline düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Abdurrahman'ın yaşı beş eksikti asırdan

Fidan Ana'yla Yumak, az çekmedi nasırdan

Ummuhan'ın, Çıbık'ın dokuduğu hasırdan

Kilime düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Çatmada Oruç Ali, batmada yem mi kaldı?

Osman Ali, Dalaz'sız, Kırat'ta gem mi kaldı?

Cümbüş nerde? Abdal'dan, Kemal'den dem mi kaldı

Filime düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Kimi saysam, Kuşcular, Eyüpler'den size ben

Cemal'den mi başlasam, Eyüp'ten mi söze ben

Fikret.. Ak Mehmet.. Bekir.. Ramazan fakir, derken

İlime düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Okeyde mi Nuri'yle-Hasan, Cafer Ekrem'le

Kel Süleyman namın var, sen gene bir çay demle

Hoca Velâ'nın oğlu avukat Mükerrem'le

Sol'uma düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Kim taktı bu lâkabı? Eğri Boyun diye, kim?

Kör Emine, Kör Veli, olur mu böyle isim?

Haa.. bir de Kör Hasan var, o da rahmetli Emmim,

Körüme düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Adı Hasan Hüseyin, lâkabı Körsü idi

Öğretmenlik Kâzım'ın biraz da forsu idi

Şu Köse'nin Durmuş da Kabak'tan kulak yedi

Yarıma düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Kürd'ün Mustafa'nın tek atlıydı arabası

Oğlu Ali olur da Nacak m'olur babası

Çoban Kadir'ler gibi kazancının çabası

Tarıma düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

Biteviye Mevlüt der, Ahmet, Hasan der hayâl

Ya çekil git karşımdan, ya gerçeği ver hayâl

Arasıra geçmişten devşirdiğim her hayâl

Turuma düşenler hey.. aklımdasınız bugün

 

ŞARKİKARAAĞAÇ ÜSTÜNE-1

 

Akşehir Beli’nden Konya İli’nden

Gide gide vardığın o yer bizim

Kıl çadırlı Yörük’lerin dilinden

Anamas’ı sorduğun o yer bizim

 

Bir tarafta çam kokulu Kızıldağ

Bir tarafta meyve yüklü bahçe-bağ

Tahin, helva, şeker, lokum, tereyağ

Ve termiye gördüğün o yer bizim

 

Akçeşme’den doldurup su tasını

İçtin mi hiç tarhana çorbasını?

Beyşehir Gölü’nün kındırasını

Hasır yapıp serdiğin o yer bizim

 

Kara Şeyh’in yurdu Karayaka’da

Yassıbel, Gedikli, Çeltek arkada

Fakihler usûlü bazen hırkada

Beş namaza durduğun o yer bizim

 

Köy odasında yan yana olduğun

Önünde köy sofrasını bulduğun

Tatlı sohbetin hayran kaldığın

Selâm alıp verdiğin o yer bizim

 

Kağnıları traktörü yerinde

Koca öküzleri iş seferinde

Hatçe Ana’larla dağ köylerinde

Taşlı tarla sürdüğün o yer bizim

 

Savcısızsa tarihi adliyesi

Gelirse her evden bir horoz sesi

Kesik Kollu Çınar’ının gölgesi

Ne hayâller kurduğun o yer bizim

 

Hasletim var al fistanlı gelinde

Çocuğuna beşikliği belinde

Bir köşede eğirtmeci elinde

Yün çorabı ördüğün o yer bizim

 

Halk gibi bir nesne yok Hakk katında

Feyzin Asr-ı Saadet vuslatında

İslâm Cemiyeti’nin fıtratında

Nur Çağı’na girdiğin o yer bizim

 

ŞARKİKARAAĞAÇ ÜSTÜNE/2

 

En eski çağların Neo tarihi

Altın taçtı Şarkikaraağaç’ta

Kuvay-ı Milliye’nin ilk tarifi

Sayfa açtı Şarkikaraağaç’ta

 

Bir ağaçtı., çekirdekten yeşeren

Dal büyütüp idamlara ip geren

Yirmi beş köy, dört beldeye ad veren

Bir ağaçtı Şarkikaraağaç’ta

 

Küpçü Fahri bu ağacın yetimi

Bu hâl yakar benizimi-betimi

Adı Efe; Şakilerin ketumu

Dehşet saçtı Şarkikaraağaç’ta

 

Dışta Bağırsaklı, içte Şadırvan

Biri kuru, biri kopuk dalından

Ya denk yüklü, ya silâhlı kaç kervan

Dağ taş aştı Şarkikaraağaç’ta

 

Gölkonak, Yenişar, Honat, Eğrinaz

Dunaşah’ta Şahlık tarihi bir haz

Miryakefalon ne korku, ne infaz

Bir savaştı Şarkikaraağaç’ta

 

Çınar! Ne istedin Küpçüzade’den

Emir mi aldın Demirci Efe’den

Mısırlı, Dumanlı, daha kaç beden

İpe düştü Şarkikaraağaç’ta

 

Şahin Şah bir adaletti burada

Burada Memili erdi murada

Silindi’nin yol verdiği sırada

Kanat üçtü Şarkikaraağaç’ta

 

Fakihler bir kanat, Beyköy bir kanat

Alaaddin Keykubad bir saltanat

Bir Dünya Cenneti Kubad-ı Abad

Sultan seçti Şarkikaraağaç’ta

 

Efelerin en kurnazıydı Pepe

Fistanla kaçak avlardı dağ tepe

Ağalık malının sığdığı Küp’e

Sahip suçtu Şarkikaraağaç’ta

 

Hangi su buz Karpuzçatlatan kadar?

Hangi dağ Kızıldağ kadar havadar?

Bahardan bahara Allı Turnalar

Kondu göçtü Şarkikaraağaç’ta

 

Buhrana düşer mi sarsılmayan iç?

Bir olur mu ilimle cehalet hiç?

Camii Kebir’den bir Vaiz Bilgiç

Geldi geçti Şarkikaraağaç’ta

 

 

 

 

 
  Bugün 40 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol