Bekir Yalçınkaya Resmi Web Sitesi
  Göktürk M. Uytun ve YazSanDer
 

   
 
Göktürk Mehmet Uytun'un Bekir Yalçınkaya'yı ziyareti (Sincan: 1993)

ÇOCUK’CA GÖKTÜRK MEHMET UYTUN   

         Hazırlayan: Bekir YALÇINKAYA

  
    
İnsan.. bazen bir yerde doğuyor, iki yerde doğmuş oluyor.

Ve insan ki, yarım yamalak tanıdıkları tarafından bazen olmadığı şekil, manâ, düzen, ehliyet, karakter, seciye, lisan, hâl ve hayâle büründürülüyor.

  Sonra, onu çok yakın, çok yakından da yakın tanıyanlara, bu oluşların sebeblerine galiba yorulmak kalıyor.

   Ben; Şair, yazar, edebiyatçı ve çalışanı, aynı zamanda yürüttüğü dâvâsı, ruh ve aile yapısıyla, hattâ, bunlara biraz daha hattâ ilave edecek olursak, çektiği maddi ızdırablardan, sıhhi elemlerine kadar dünyasının dörtte üçünü tanıdığım Göktürk Mehmet Uytun’un Doğumhanesi’ni Elazığ Şehri olarak biliyorum. Zira Şair ve Yazarlar Derneği faaliyetlerimizin hiç birinde doğum yeri olarak Tunceli dediğine şahid olmadım. Yeri gelmişken şimdi, Kurucu Genel Muhasip’i olduğum YAZSANDER’in o Kurucular Listesi’nde kayıtlı şairin kimliğine bir bakalım isterseniz:
   Genel Başkan: Göktürk Mehmet Uytun. B. Devlet Meteoroloji Genel Müd. Eğitim Müdürü, Eğitimci –Şair-Yazar. Ahmet Çavuş Durağı Bahtiyar Sok. 35/14 Keçiören/ANKARA (1935 Doğumlu Tahsin oğlu)”
   Diğerleri altta verilmiştir.

MEHMET CEBE'nin Bağlum'un Sesi'nden



   
    Şairler YAZ SAN DER  Şiir Günü'nde

Evet, benim bildiğim Elazığ Şehri’ni Uytun ise taa.. 1987’li yıllarda bize gönderdiği bir mektubunda beyan buyurmuştu. Sonra, Sonsözcü’de: “Göktürk Mehmet Uytun, 1935 yılında Elazığ’da doğdu” diye bu şehri adeta yeniden teyid etmiştir.

  Şimdi bazı kaynaklarda, şairin Doğumhanesi Tunceli Çemişgezek olarak geçmekte.. Bir kere bu tashihin düzeltilmesi gerekiyor. Ve o tashihi de rahmetli, vefatından yıllar öncesinde Sonsözcü’de yayınlattığı Arif Nihat Asya ile ilgili makalesinin devamında ‘Kim Kimdir?’ sorusuyla gerçekleştiriyor. İşte Uytun’un kendi ifadeleriyle biyografisinin asli şekli;

 Kim Kimdir?

   Göktürk Mehmet Uytun, 27 Eylül 1935 yılında Elazığ’da doğdu. 1957’de Balıkesir Necatibey Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu. Yurdun çeşitli illerinde öğretmen ve idareci olarak görev yaptı.

   1964-1974 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu’nda 10 yıl süreyle Uzman olarak çalıştı. Daha sonra kurum değiştirerek Başbakanlığa geçti. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nde Personel ve Eğitim Müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1990 yılında kendi isteğiyle emekli oldu.

   Göktürk Mehmet Uytun, ortaokul yıllarında iken şiir yazmaya başladı. Bugüne kadar; (o günkü Yıl; 1988) 25 kitap, 3 dergi, 1 gazete yayınladı. 18 ders ve yardımcı ders kitaplarında; şiir, hikâye ve yazıları yer aldı.

   Toprak, Türk Yurdu, Serdengeçti, Büyük Doğu, Orkun, Hisar, Defne, Türk Edebiyatı, Milli Kültür, Hareket, Türk Birliği, Milli Eğitim, Bahçe, Öğretmen, Tohum, Filiz, Ümit, Doğuş, Edebiyat, Boğaziçi, Türk Dili, Diyanet, Kervan, Diyanet Çocuk, Çınar, Sur, Yağmur, Erciyes gibi dergilerde, Medeniyet, Zafer, Tercüman, Sonhavadis, Bizim Anadolu, Hergün, Ortadoğu, Millet, Adalet, Devlet, Türkiye, Akit, Keçiören Polikliniği, Gündüz, Kurultay gibi gazetelerde yazdı.

   Aylık (Orkun) ve (Çemişgezek) dergileriyle (Çocuk Gazetesi) sahipliğini yaptı. (Şeker Çocuk) dergisini kurarak bu derginin 8 sayısını çıkardı.

   Milli ve manevi kültürümüze hizmet etmek gayesiyle kurulan (Şairler-Yazarlar ve Sanatsevenler Derneği) Genel Başkanı olan Göktürk Mehmet Uytun, 1996 yılında İlesam’ın açmış olduğu Arif Nihat Asya şiir yarışmasında birinci olarak ödül aldı.

   1998 yılında Ankkara Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, (Göktürk Mehmet Uytun’un hayatı, sanatı, eserleri ve çocuk edebiyatımızdaki yeri) konulu 170 sayfalık bir tez hazırlattı.

   Çeşitli Kültür, Sanat ve Edebiyat dergilerinde, gazetelerde yazmakta olan şair, Ankara Keçiören’de (CİCİ ANNE YUVA-GÜNDÜZ BAKIMEVİ VE EĞİTİM HİZMETLERİ’NİN) sahibidir.”
 Emeklilikten sonra Ankara’da eşiyle birlikte bir çocuk yuvası kurup yöneten Uytun, hayata çocuk gözüyle bakan bir yapıya sahipti. 2001 yılında vefat etti.

ESERLERİ

Göktürk Mehmet Uytun’un edebiyatın değişik türlerinde ama ağırlıklı olarak çocuk edebiyatına yönelik kitapları vardı. İşte Mehmet Uytun’un ardından kalan şiir kitapları:
Okul Şiirleri (1960), Yıllardan sonra (1964), Bir Yağmur Sonrası (1969), Sanadır Şarkılarım (1974), Türkiyem (1976), Kader (1994).
  Diğer Eserleri: Boş Yuva (1964), Vatan Sağolsun (1964), Kaplumbağa ile Kurbağa (1967), Öksüz Ali (1967), Resimli Malazgirt Şiirleri Antolojisi (1971), Ayşecik ve Minik Kuş (1974), Kır Gezisi (1991), Osman Gazi’nin Rüyası (1991), Zeynep Öğretmen (1991), Arif Nihat Asya (1993), Tekerlemeler (1993), Çocuk ve Tabiat (1993), Şiirimizde Çocuk (1994), Göynük ve Akşemseddin (1993), Şiirimizde Öğretmen (1996), Şiirimizde Bayrak (1996), Şiirimizde Çevre (1996),  At Hırsızları (1997).

   
YazSanDer Genel Başkanı Göktürk Mehmet Uytun; Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Muhammet Zeki Mert (yanında Eşi), Şair yazar gazeteci ve Derneğin Genel Muhasibi Bekir Yalçınkaya, Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Güngör ile (Yıl: Ocak/1988) 

  EKLER:  
Anlattığı şairliği ve yazarlığı itibariyle tanıdığımızı zannettiğimiz Göktürk Mehmet Uytun ile en yakınında olmam kaydıyla, bir çok insanın vakıf olamayacağı sırlı ve sırsız hatıralara sahibim. Sırlı yanları bizde kalmak kaydıyla, onun manevi şahsına yakışan birkaç detayı ifade edecek olursak; “Göktürk Mehmet Uytun, yazı hayatının büyük bir bölümünü Çocuk Edebiyatı üzerine tahsis etti. Bunun bir örneği sade bir eser olsa da Edebiyat ve Çocuk isimli kitabıdır. Bizim, Uytun ile taa 1987’li yıllardan başlayan ve sonra hiç inkitaya uğramadan devam eden samimi, faal ve etkili bir dostluğumuz vardır. Ben O’nunla Ankara’yı kendime, O da benimle Sincan ve yöresini kendisine edebi sofra bilmiştir. Sık sık geldiği Lale Şehri’nde sosyal ve kültürel faaliyetlerden bürokratik tanışmalara kadar bir çok toplantılarda yer almıştır.

 

Göktürk Mehmet Uytun, Sincan Kaymakamı Kadir Çalışıcı ile (1993)

 
Hayata geçirebilmek için aile hayatından tutun da mali krizine kriz ekleyerek para harcamasına kadar bin bir türlü fedakârlık yaptığı ve bizi de bu müşküllerine ortak ettiği O Göktürk Ağabey ile ben; varıp Bala’nın Tol Köyü’nde yaptığımız Sabah kahvaltısından, güzel insan Hamdi Mert’in ardında ‘bütün şairler haydin safa’ nidasıyla kıldığımız öğle ve ikindi namazlarına.. Kırşehir Saruhanlı’da Yunus Emre Fidanlığı’nda 9 büyükbaş hayvan etinden iki gram payımıza et düşmeyip günü köylülerin getirdiği pilav ve yoğurt haslığıyla geçirdiğimize ve bunun hikmetine de Cacabey’de vâsıl olduğumuza kadar, içinde sayısız hatıraları muhafaza eden gün değil, yılları yaşamışım.

  Ki, en yoğun gazetecilik ve hattâ televizyonculuk dönemlerimde, edebi hizmette müşkülpesent bir şair ile dost olmanın nazını çekmişim. Mektup üstüne mektup, emir üstüne emir.. toplantı üstüne toplantı.. Bütün gaye, ülkeye ses ve nefes olabilecek idealist gençleri sanki, “bir gün başa gelecek faniliğe rest çekecek bir gerçeğin temsilcileri olabilsinler” diye ülke adına, dâvâ adına yetiştirmek..

   Yoksa, ideal ve milli heyecan yoksulu kim, rızkını ve nefesini bedeninden ayrı bir bölgede harcamayı akıl kârı bilir..


  
        TOBB Salonu'nda konferans heyetimiz

 
Bizi de kendi tâbiiyetine alıştıran Göktürk Mehmet Uytun işte böyle birisiydi. Bulunduğu zaman, mekân ve insanlardan bir çok şikâyeti vardı. Ötekilerini ifşa, sanırım gıyabda iftira sayılır. Ama iki şikâyeti vardır ki, hiç unutamam. Birincisi; tıpkı paltosu yamalı milli şair Mehmet Âkif gibi mali sıkıntıların bir türlü yakasını bırakmadığı ve sonunda ızdırabının, mesanelerine vurup bize; “çok fenayım Bekirciğim. Ben böyle bir acı görmedim!” diye sızlandığı.. İkincisi; bu, sonu kısa süre sonra ölüme varan acısından önceki sıhhî ve hizmet bâbında şaşaalı zamanlarında, yine bizi, rahmetli Alpaslan Türkeş’e; “Bekir Yalçınkaya dernekten istifa etti, ahengimiz bozuldu. Efendim geri gelsin” diye müracaat ve şikâyet edişiydi..


Uytun; Sincan Yeni Açı Dergisi günü, Bekir Yalçınkaya ve 
YDP Sincan İlçe Başkanı Kasım Yaman ve YDPli'lerle

Buna rağmen, dönmediğimiz, aslında bizde kalan bir takım sebebleriyle dönemediğimiz o edeb mekânı kısa bir süre sonra da kapanacaktı. Sonra yıllarca nice ehil şair, yazar ve sanatı seven insan varsa kucaklayan, zamanı ve idealleri konuşturtan, sevgi saygı ve muhabbetlerinin artmasına, itibarların daha da çoğalmasına sebeb YAZSANDER Ocağı’nı, hatıraları ve bütün dökümanlarıyla kendi Çocuk Yuvası’na taşıyacaktı. Bir müddet de burada, ama çoğu gün yapayalnızlığı yaşayarak faaliyetlerini sürdürecekti.

   Her insanın mutlaka bir göz ağrısı vardır. O ağrı, hafifliğini kaldırsa da ve bir buhran ötesi sızı hâline bürünüp içine yerleşse de söküp atmayı istemez. Göktürk Mehmet Uytun Ağabey, işte böyle bir insan misalinde, Resulümüz Hazret-i Muhammed (SAV)’in Hadis-i Şerif’i nazariyesinde; ‘sayfası kapanmayan eser bırakmak’ adına, çalıştı, çabaladı. 1935’te Elazığ’dan başlattığı Dünya yolculuğunu 2001 yılında Başkent Ankara’da tamamladı ve bize de ‘Vecelle’ okutarak bâki vedasını gerçekleştirdi.
     Allah, mekânı Cennet olanlardan eylemiştir inşallah..  


Yeni Ufuk Gazetesi: 30/3/1989 Sayı: 279

DERNEK TARAFINDAN DÜZENLEDİĞİMİZ 
KIRŞEHİR GEZİSİ HAKKINDA YAZDIKLARIMIZ


YENİ UFUK GAZETESİ (Yıl: 1988)

HAKKINDA YAZILANLAR

Çocuk yüreği durdu
Mehmet Nuri Yardım
Türkiye Gazetesi 10 Temmuz 2001

  Ölüm mutlak ve herkes için muhakkak. Ne var ki, toplumu için çırpınan, iz bırakan ve eser veren yazarların ölümü daha acı oluyor. Son kaybımız çocuk edebiyatımızın günümüz temsilcilerinden Göktürk Mehmet Uytun oldu. Yakalandığı amansız hastalığa 66 yaşında yenik düşerek bizlere veda eden Uytun, Ankara Gazi Hastanesi’nde bir kaç aydan beri tedavi görüyordu.
  Göktürk Mehmet Uytun, oldukça bâkir olan çocuk edebiyatı alanında eserler verdi. İlk yazısı Elazığ gazetesinde, ilk şiiri 1957’de Toprak dergisinde yer aldı. Yazı çalışmalarını Toprak, Orkun, Türk Yurdu, Serdengeçti, büyük Doğu, Hareket, sahipliğini yaptığı Çemişgezek, Tohum, Türk Edebiyatı, Doğuş Edebiyat, Diyanet, Güneysu ile bunların dışındaki 70 cıvarındaki dergide yayınladı. Oldukça üretken bir kimliğe sahip olan Uytun, Çocuk Gazetesi’ni çıkardı, Şeker Çocuk dergisinin de ilk sayılarını yayına hazırladı. Bunların dışındaki şiir ve yazıları 60 civarındaki gazetede yer aldı. 1973’te Son Havadis gazetesinin, 1981’de Gülpınar dergisinin, 1984’te Türkiye Şairler ve Şiirseverler Derneği’nin, 1986’da Eskişehir Valiliği’nin, 1978’de Kandil Çocuk dergisinin, 1989’da İLESAM ve Keçiören Polikiliniği gazetesinin yarışmalarında çeşitli ödüller kazandı.
   Göktürk Mehmet Uytun, çocuk yazarlarının Ankara ayağını temsil ediyordu. Başkentteki çocuk edebiyatına yüreğini adayan şair ve yazarlarla birlikte Çocuk Edebiyatçıları Birliği’ni kurmuştu. Bu birliğin kurucuları arasında Mahir Adıbeş, Rıfkı Kaymaz, Erbay Kücet, Fahrettin Bozdağ, Asuman Bozdağ, Yılmaz Erdoğan, Zeki Gürel ve Üzeyir Gündüz de bulunuyordu. Uytun, bu topluluğun ağabeyi konumundaydı. Topluluk her ne kadar basın yayın organlarının lakayt tutumu ile adını duyuramadıysa da adı geçen her yazar ve şair ferdî çalışmalarla çocuk edebiyatımızın zenginleşmesine katkıda bulundular ve yeni ürünlerle renklenmesine büyük bir gayret gösterdiler.

Uytun ve Sayın; iki fikir işçisi
Ayhan Katırcıkara
Türkiye Gazetesi: 6 Temmuz 2001

 Göktürk Mehmet Uytun prostat kanserine yenildi. 66 yaşında hayata gözlerini kapadı bu şairimiz, yazarımız. Gazi Hastanesi’nde tedavi görüyordu bir kaç aydır. Hastalık bütün vücudu kaplamış meğer. Hacıbayram’da kılındı cenaze namazı.
  Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları, yeğeni Ankara Milletvekili Cihan Paçacı, çok sayıda gönüldaşı ve ülküdaşı vardı sanatçının (Şairin olacaktı) cenazesinde. Mütevazı biriydi. Sağ’ın ve merkezin her türlü yayın organında yazdı, şiirini aktardı. Siyasi görüşü de öyleydi. Çemişgezekli Göktürk Mehmet Uytun öğretmendi. Müdürlük yaptı. Meteorolojiden emekli olunca çocuk yuvası kurdu. Kendini çocuklara verdi eşi Yıldız Uytun Çay Hanımla birlikte. Okul şiirlerinde ve çocuk dramasında başarılıydı. Bir Yağmur Sonrası, Sanadır Şarkılarım, Türkiyem, Vatan Sağ Olsun aklıma gelen kitapları. Mekânı cennet olsun.

GÖKTÜRK MEHMET UYTUN'DAN
FETİH GÜNÜ

Çınarlar dile geldi, çağlar konuştu bugün
Atlılar doludizgin Bizans’a uçtu bugün.

Bu ne muhteşem zafer, bu ne büyük düğündü,
Üç hilâlin bir çağı, esir aldığı gündü.

Ulubatlı Hasan’ın göğsünü delmiş yüz ok,
Çıkmış en yüce burca, kimseden korkusu yok..

Tekbir sesleri bugün karışmıştı savaşa,
Surlara şanlı bayrak çekildi baştan başa.

Fatih geçmek isterken atıyla Marmara’dan,
Türk gücü gemileri aşırmıştı karadan..

Ardından Peygamber’in övdüğü yüce ordu,
Önünde müjdelenmiş, Fatih ilerliyordu.

Yanında hocaları Akşemseddin, Gürani..
Bu muhteşem kuvvete eğilmeyen baş hani?

İşte böyle yazıldı büyük fetih destanı,
Adımla yaşıt tarih, Türk’ü bir daha tanı.

 
 
  Bugün 19 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol