Bekir Yalçınkaya Resmi Web Sitesi
  Dost Yazarlardan Gelenler
 
Mustafa Nevruz SINACI/Araştırmacı Yazar
      (İKO Eski Genel Başkanı)

  Ulu’l-emr (yönetim-hükümet) tarafından “milli birlik ve kardeşlik projesi” biçiminde açıklanıp-tanımlanan ve asıl adı “demokratik açılımlar” olan eylem plânının en başında “Kürt açılımı” yer almaktadır. 
   Bunu; Irak, Ermeni, Rum-Yunan, Kıbrıs, İsrail, AB gibi evrensel; Dil, din, demokrasi, hukuk, ahlâk, anayasa, Alevilik vs., mahalli-yerel, sözde bilimsel, ekonomik-sosyal kültürel açılımlar izliyor. İş bu açılımlarda gözlenen tek ve yegâne temel nosyon “orijinal be objektif” olmamaları; Her birinde hâkim unsur mürailik, iki yüzlülük, yapaylık, sanallık ve zorlama!..      
    Üstelik her açılımın kendine özgü takipçi, iddiacı ve sav’cısı belirli lobiler var.

   Bunlar arasında en dikkat çekeni; çok sinsi ve kurnazca ‘milli birlik-kardeşlik teranesi’ ardına sığınıp-saklanarak, esasta Kürt kisvesi ile Ermenicilik yaptığı ayan ‘GDO-AB’ damgalı dönme, devşirme, koza ve kriptolar. Her biri elli yıldır kamuoyunda iyi tanınıyor. Tanınma nedeni ise: Mâ-aile ‘Türk milleti ve devletinin başına atılan” her taşın altından çıkmaları. Tüm kirli ellerin, menfur emellerin ve belaların patentli sahibi olmaları…

                EYLEMLERİ KARAKTERLERİNE UYANLAR

   Bu güruhun lâğım çukurlarının bile kabulden hayâ edeceği iğrenç sicilleri var. Kimlik ve kişilikleri karakter kavramına ters; Ahlâken tam bir çöküntü içindeler. Bilumum rüşvet, iltimas (my bradır işleri) ayırma-kayırma (hamili kart, kardeş-yoldaş meselesi), görevi kötüye kullanma, hırsızlık-yolsuzluk, gasp-irtikap, suiistimal, organize çıkar örgütçülüğü (yol arkadaşlığı), anarşi, terör-tedhiş taşeronculuğu (bu kisve altında uyuşturucu, beyaz kadın ve insan-köle tüccarlığı, kiralık katillik, GDO, tohum, hormon, ilâç, ilâh ve silâh lobiciliği) ve ticari particilik (siyaset simsarlığı) ile din tüccarlığı yapanlar hep bu güruhtandır. Bunlar, benzerleri, yardım ve yatakçıları Türk halk lügatinde “domuz” olarak nitelenir.Zira bu gelenekte: ‘devletin malı deniz’, ‘hırsızlar ve yolsuzlar domuz’dur”Bahusus güruhun en nefret ettiği “şey”: DOĞRULUK ve DÜRÜSTLÜK!… Bu nedenle 2009 yılı başından itibaren “AND’IMIZ” a fena taktılar. Merhum Dr. Reşit Galip tarafından yazılan ve Mustafa Kemal Atatürk tarafından uygun görülerek, tasdik ve tasvip edilen ve bütün okullarda okunması emredilen milli AND.
*Türk’üm, Doğruyum, Çalışkanım!..

                   BİR İHANET VE MENFUR TEŞEBBÜS
Dahili bedhah, dönme, devşirme, koza ve kriptolar öncülüğünde;'Andımız kaldırılsın’ başvurusu:“Diyarbakır'da mazlum-der ile bazı kimseler, okullarda her sabah okutulan "Andımız" ın kaldırılması için Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvurdu...) Diyarbakır'da insan hakları ve mazlumlar için dayanışma derneği (mazlum-der) ile bazı şahıslar, okullarda her sabah okutulan ‘Andımızın’ kaldırılması için İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvurdu. Derneğin bir yönetim kurulu üyesi, 'Türküm' ile başlayan antta yer alan ifadeler Türkiye'nin mozaiğine uymuyor” dedi. (Sabah, 13 Haziran 2009 Cumartesi

                          YANDAŞ-YOLDAŞ MUTLULUĞU
   Müteakiben hadise, akredite dediğimiz; Türkiye’de yayınlanan ‘yabancı medya’da, buna paralel ‘kartel gazetelerinde’ yer aldı. Nesebi bozuklara “mevzii” olsun diye kasten tahsis edilen köşelerden vaveyla yükselmekte gecikmedi. “Evet, evet, ne demek Türk’üm, doğruyum, çalışkanım… Ardından dağa taşa yazılan, Kürt’ün gözünün içine sokulurcasına “Ne Mutlu Türk’üm diyene” demek de çok yanlış!.. Bir üniter devlette olmaz böyle şey, antidemokratik bunlar, hem de şoven, açılımların özüne, ruhuna, amacına aykırı bunlar!..
   Sonra ‘hiç umulmadık ve beklenmedik bir biçimde” MİLLİ eğitim bakanı: “Konu elbette tartışılabilir” dedi. Ne yazık, ne ayıp ve ne büyük bir talihsizlik bu!... Haklı ve doğru tepki gösterenlerin sesi-soluğu boğuldu. Yazılmadı, yazdırılmadı. Ekranlar vatanseverlerin ve milli devlet yanlılarının yüzüne kapandı. İhanet şebekeleriyse aylarca gündemden düşmediler.
 
                    NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE

Bir kere, “Ne mutlu Türk’üm diyene” vecizesi orijinal değil, soyutlama, aslı şöyle:

   TÜRK Demek: Türk’çe düşünmek, Türk’çe konuşmak ve Türk’çe yaşamaktır. Ne Mutlu Türk’üm Diyene” Sözün özü ve aslı bu. (Bak: Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu / MNS)    Vecizenin aslına ve orijinaline 1960 sonrası hiçbir yayında rastlayamazsınız. Atatürk’ün 1924 (1928) Anayasası ile eser, hizmet ve inkılâpları da perdelenmiş; DP tarafından, 1938-1950 fetret devrinden sonra tekrar canlandırılan ve hayata geçirilen “Milli Rejim Kemalizm” , gizlenen, hafızalardan, hayattan ve tarihten silinmeye, inat, ısrar ve özenle unutturulmaya çalışılan bir rejim haline gelmiştir.

                      AĞA BABALARINDAN ÖRNEK 
 İşte size menfaatleri uğruna 'analarını bile satarlar' denilen, de’Facto haymatlos ve fiili primitiflerin hayran olduğu, 72 buçuk milletin yaşadığı, kamusal alanda İngilizceden başka bir dil kullanmanın yasak olduğu ABD’de her sabah “ilk, orta ve liselerde” söylenen AND:...
"I pledge allegiance to the flag of the United States of America, and to the Republic for which it stands: one Nation under God, indivisible, with Liberty and Justice for all" Yani: “ABD'nin Bayrağına ve o bayrağın simgelediği Cumhuriyete sadakat için AND içiyorum. Herkes için özgürlük ve adaletle, Allah'ın gözetiminde, bölünmez – tek vatan"
  ABD kaç yaşında? 233; Osmanlı: 624, ya TC: 86, ayıp, ayıp, utanın biraz!..

                      NE TÜRK VE NE DE DOĞRU-DÜRÜST
   Yukarda verdiğim örnekte açıkça görüleceği üzere; Neseben ve asaleten Türk, bilhassa Müslüman Türk’lerde “insan’a ve insanlığa aykırı” bir eylem, cürüm, teşebbüs ve yüzkarası suç temayülü yoktur. Çünkü, genelde zekâ düzeyi çok düşük primitif varlıklar, kripto-koza, dönme-devşirme, mason-misyoner ile Sırp-Rum-Yunan, Ermeni ve kompleks içinde kıvranan Bulgar halkları gibi kronik Türk-İslâm düşmanlarında çokça ve sıkça görülen bir hastalık bu.
Dolayısıyla “dâhili bedhah” (iç düşman) dediğimiz uzantılarının huyudur kötülük.
Sosyolojik bir vakıa, ama gerçek!...
Örneğin: Genelevlerde hiç (nesepte saf ve asil) Türk kadını yoktur.
Ülkemizi Gümrük Birliği tuzağına atmada acele ve öncülük edenler dönmedir.

                NEDEN? ÖNCELİKLE 301 VE CMUK!.

Bunu bir düşünün!.. Neden AB en çok CMUK üzerinde durdu? Niçin Türkiye, en ağır ve amansız dayatmalara CMUK nedeniyle maruz kaldı. Hatta bu uğurda ağır cürümler ve cinayetler işlendi? Ve nihayet: Ölüm cezası niçin kaldırıldı bir düşünün!..Tabii bu bağlamda “AB yanlısı olmanın” ne anlama geldiğini de…Türk insanının anlamakta çok güçlük çektiği bir meseleyi daha düşünün lütfen.Milliyetçi (nasyonal) bir parti (MHP) nasıl AB yanlısı (enternasyonal) olabilir? Ya millet enayi yerine konulup, fena halde kandırılmakta ya da “amansız” bir oyun oynanmaktadır!....Ne dersiniz?
     Türk; Öğün, çalış, güven!... 
 
  Bugün 44 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol