Bekir Yalçınkaya Halaçoğlu ile
HALAÇOĞLU’ndan Ermeniler’e Tokat Gibi Cevap
Bekir Yalçınkaya/Sincan
Sincan Kars-Ardahan-Iğdır Kültür ve Dayanışma Derneği (KAI Der) tarafından Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen, ''1915'de Neler oldu? Gerçekler Nelerdir?'' konulu panel büyük bir ilgi gördü. Panele damgasını vuranlar ise konuşmacı olarak katılan Türk Tarih Kurumu (TTK) eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Başkent Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Atamer Genel Başkanı Prof. Dr. Ünsal Yavuz ve Kazım Karabekir Paşa’nın kızı Timsal Karabekir Ermeni Meselesi, Tehcir’in Sebebleri ve Ermeni Özürcüsü Aydınlar hakkında önemli açıklamalarda bulundular. Takdim konuşmalarını Ardahan eski Milletvekili Faruk Demir’in yaptığı Panelin açış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Seyfettin İltir “millet olarak asıl arkadan vurulan, sadece Doğu’da 30 bin insanı Ermeniler tarafından katledilen biziz. Bu konuda asıl özür dilenecek bir millet var ise o da Türk Milleti’dir. Asıl bizden özür dilemesi gerekenler Ermeniler’dir. Bizler canlı tarihiz. Dedelerimizi, ninelerimizi onların ailelerini nasıl kayıp ettiğimizi bizlere sorsunlar. Tarihleriyle yüzleşsinler. Halep oradaysa arşın burada” diyerek, konuşmacılar Halaçoğlu, Yavuz ve Karabekir’e teşekkür etti.
Halaçoğlu: İddia Tarihsel Gerçeklerin Işığında Anlaşılır
Panelin ilk konuşmacısı, Türk Tarih Kurumu (TTK) Eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu oldu ve Halaçoğlu, sinevizyon eşliğinde rakamlar vererek Tehcire ne kadar sebeb varsa hepsini anlattı. 1915 olaylarına ilişkin, Türk milleti olarak her şeyden önce bilgi sahibi olunması gerektiğini belirterek Kars’ın Derecik Köyü’nde süngülenen ve samanlıkta yakılan 476 Türk insanından, bulunan toplu mezarlarda karınlarından hançerlenmiş bir genç nesilden bahseden Halaçoğlu: “istiyorlarsa Amerikan Temsilciler Meclisi'nde sözde soykırımı kabul etsinler, istiyorlarsa bütün dünya kabul etsin. Önemli olan bizim kabul edip etmememiz'' dedi. Tarihi bir çok yalanla karşı karşıya olduğumuzu ve o dönemlerde telgrafın başında bir Ermeni’nin bulunduğunu ve gizli şifreli telgrafların hiçbirisinde şu kadar Ermeni öldürüldü diye yazmadığına dikkat çeken Halaçoğlu, Tarihte Türkler tarafından kurulmuş devletlerin hiç birinde ''ırkçı politikalar'' izlenmediğini kaydetti. Osmanlı İmparatorluğu’nun, 1800'lü yılların sonuna doğru topraklarında zengin petrol kaynakları bulunduğunun anlaşılmasının ardından hiç bir ham madde kaynağı bulunmayan Batılı devletlerin politikalarına maruz kaldığını anlatan Halaçoğlu, bu tarihsel gerçeklerin ışığında sözde Ermeni soykırım iddialarının anlaşılabileceğine işaret etti. “Özürcü Liberal aydınlar Kuruköy Mezarlığı’ndaki kemikleri bir uluslar arası incelemeye götürebilirlerse gerçek ortaya çıkar” diyen Yusuf Halaçoğlu, Tehcir sebebiyle 215 bin ABD’ye, 800 bin Kanada’ya gönderilen Ermeni yolcu defterini inceledik. Hiçbir eksik yok. Bize soykırımı yutturmaya çalışmasınlar” dedi.
Osmanlı’da 1914'e kadar Fransa'nın 500, İngiltere'nin 178, ABD'nin 426, Almanya'nın da 140 okul açtığını aktaran Halaçoğlu, bu okullardaki öğrencilerin daha sonra 1881'de Cenevre'de Hınçak Teşkilatı'nı, 1889'da da Taşnak Birliği’ni kurduğunu, bunların yanı sıra Adapazarı, Ankara, Yozgat gibi pek çok bölgede çok sayıda Ermeni birliğinin oluşturulduğunu ifade etti ve Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey gibi bir çok insanın suçsuz yere idam edildiğini söyledi.
TC Yıkılmaz Demeyin Birlik Olun!
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, soykırım iddialarının yapıldığı yıllarda bir telgraf memurunun da Ermeni olduğuna işaret ederek, ''Bu nasıl soykırım ki ülkenin en etkili haberleşme sisteminin başında bir Ermeni bulunuyor. Çıkan isyanların tamamı telgraf tellerinin kesildiği bölgelerde'' dedi.
Ermenilerin, Fransız ordusunda asker olarak görev yaptığına ve Osmanlı'ya karşı savaştığına dair bilgilerin bu ülkenin kayıtlarında ve belgelerinde bulunduğuna da değinen Halaçoğlu, aynı belgelerin ABD kaynaklarında da bulunduğunu kaydetti. Halaçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Her şeyden haberimiz var. Avrupa'nın ne yapmak istediğini biliyoruz. Dünyayı sömüreceksiniz, zencileri esir diye satacaksınız. Ondan sonra geleceksiniz 'bize siz soykırım yaptınız' diyeceksiniz. Asıl soykırım yapacak nitelikte olacak insanlar kendileridir. Önce ona baksınlar. Buna rağmen Osmanlı Devleti çok ciddi davranmış, gerekli tedbirleri almıştır. Osmanlı İmparatorluğu tehcir kararını alanları cezalandırmıştır. Uluslararası hukuka göre buna artık 'suç isnadı' demek mümkün değildir. Çünkü suçlular cezalandırılmıştır. Ama bunu da gözden uzak tutmaktadırlar.''
''Van'da 24 Mayıs 1915'de taş taş üstünde kalmamış, her şey dümdüz edilmiş ve 80 bin insan katledilmiştir'' diyen Halaçoğlu, tehcir öncesi gerçekleşen bu olayları kimsenin görmek istemediğini söyledi. Halaçoğlu, ''buradan 50 kadın, kendini Van Gölüne atarak iffetini kurtarmıştır. Onlar için abide dikilmesi lâzım. Bugünkü Van budur. Burası şehit olmuş bir Van'dır. Onun için de buraya 'şehit Van' dememiz lâzım'' diye konuştu.
Ermenilerden Özür Dileme Kampanyası’nın yanlış olduğunu da belirten Halaçoğlu: ''Biz Türk milleti olarak her şeyden önce bu bilgilere sahip olmak zorundayız ve hiç bir zaman da moralimizi bozmamamız lâzım. İstiyorlarsa Amerikan Temsilciler Meclisi'nde sözde soykırımı kabul etsinler. İstiyorlarsa bütün dünya kabul etsin. Önemli olan bizim kabul edip etmememiz. Biz dünyada çok fazla devlet kurmuşuz, böyle bir milletiz. Bugün 'Türkiye Cumhuriyeti yıkılmaz' demeyin. Devletler yıkılır. İnsanlar gibidir devletler. Birbirimizi “bu Alevi’dir, bu Sünni’dir, bu Kürt’tür, bu Türk’tür” diye ayırım yapacak mıyız? Yoksa aynı çatı altında hepimiz akıllı olup birlik ve beraberlik içinde mi olacağız?
Bu coğrafya çok devlet götürmüştür. Birlik ve beraberliğimizi sürdürelim. Bırakın ufak tefek şeyleri, vatan ve milletimiz her şeyin önündedir. Bunun gerisinde hiç bir şeyi kabul etmiyorum ben. Birlik ve beraberliğimizi koruyalım. Batı dünyasına güvenmeyin. Tarihte her zaman kendi çıkarına kullanmıştır'' diyerek birlik mesajları verdi.
Timsal Karabekir: Özürcüler Kara Yürekli
Kâzım Karabekir Paşa’nın kızı Timsal Karabekir de ''dününü bilmeyenin yarını bilmeye hakkı olamaz'' diyerek sözlerine başladı. Kurtuluş Savaşı öncesi ve sırasında Kâzım Karabekir ve Mustafa Kemal Atatürk arasında yaşanan diyalogları da aktaran Timsal Karabekir, Ermenilerden Özür Dileme Kampanyası'nın da ''kara yürekliler'' tarafından düzenlendiğini ve bunun çok acı olduğunu söyledi.
Tehcir süresince Ermeniler’in vatanın bir yöresinden işgâl altında olmayan başka bir yöresine nakledildiğini anlatan Karabekir, ''Devlet tedbirler alır. İddia edilen sözde soykırım olsaydı doktor ve süt verilir miydi bunlara? Tehcir zorunlu göçtür, ama soykırım bir ırkın dünya üzerinden yok edilmesidir'' dedi.
Kâzım Karabekir'in 1918 başlarında Ermenileri’n Türkler’e yaptığı zulümlerinin belge ve fotoğraflarını İstanbul'a gönderdiğini, ancak bunların neşredilmediğini aktaran Timsal Karabekir; “yani 1918. Bizim bu belgeleri dünya kamuoyuna göstermemiz gerektiğini Kâzım Karabekir 90 yıl önce göstermiş'' diye konuştu.
Başkent Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünsal Yavuz ise 1973-1979 yılları arasında Fransa'da doktorasını yaptığı sırada Ermeni olayları ile ilgili bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı’nın kayıtlarına girdiğini ve çok sayıda belgeye ulaştığını anlattı.
Kayıtlara göre, 1915'de devletin gerillalara karşı gücünü ortaya koyduğunu dile getiren Yavuz; ''burada bir soykırım söz konusu değildir. Yaşananların nedeni dış devletlerdir. Bizim sırtımız pek alnımız açıktır. Bizi arkadan vuran Ermeni Lejyonerleri Fransa yetiştirmiştir. Şimdi de aynı zihniyetteki ecdadın nesli soykırım propagandası yapıyor'' şeklinde konuştu.
İlgiyle takip edilen panel sonrası Halaçoğlu, Yavuz ve Karabekir’e plaket takdim edildi.