(Yıl 1993)
BİYOGRAFİMİZ
Bekir Yalçınkaya Kimdir?
1 Temmuz 1949’da, Isparta İli’ne bağlı Şarkikaraağaç İlçesi’nin Yeniköy Köyü’nde doğdu. 4 yaşında ilçe Şarkikaraağaç’ta yürüdü, 7 yaşında göç ettikleri Çeltek Köyü’nde büyüdü. Orta okulu ilçede tamamladıktan sonra turizm üzerine okuduğu Otelcilik Meslek Lisesi’nden 1969’da mezun oldu ve stajyer öğrenci olarak Devlet bursuyla Almanya’ya gitti. Dönüşte 1974-80 yılları arasında Ankara Şeker Öğrenci Yurdu İdare Amirliği görevini yürüttü. 1980’de tekrar Almanya’ya gitti. 1961’de Isparta mahalli gazetelerinde başlayan yazı hayatını, daha sonra günlük basına yansıttı ve 1986’da Yeni Ufuk ile yeni bir döneme geçiş yaptı. Uzun süre Yeni Ufuk’ta sürdürdüğü yazarlığı ve yazıişleri müdürlüğünü kendi gazetesi Sondakika ve Sabır Dergisi’nde devam ettirdi. Post Modern Darbe’nin Kurbanı seçilen Sincan Belediye eski Başkanı Bekir Yıldız ve arkadaşlarıyla ortak olup çıkarttığı Sincan’a ait ilk web ofset Hedef Ankara gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği ve Yazıişleri Müdürlüğü’nde bulundu.
1988 yılında Kurucu Üye’si olduğu Şairler Yazarlar ve Sanatsevenler Derneği’nde Genel Muhasip olarak yer alan Bekir Yalçınkaya’nın, aynı zamanda Gerçek Haber, Gimsa Haber, Büyük Anadolu, Yeni Sakarya, Başkent Sonhaber, Öz Sakarya, Öze Çağrı, Bölge Flaş, Yıldız, Tiraj, Bağlum Haber, Odak, Etimesgut’a Sesleniş, Bizimköy, İş Gazetesi ve Rehber gazetelerinde makaleleri yayınlandı. Rehber, Büyük Anadolu, Yeni Sakarya, Başkent Sonhaber ve Öz Sakarya gazetelerinde Genel Koordinatör ve Yayın Yönetmeni olarak yer aldı. Ezgi, Posof’un Sesi, Birliğe Çağrı, Karınca Postası, Sincan Belediye, Çorum Belediye dergilerinde makaleleri yayınlandı. Kızılalma ve Emin Eller ve Posof’un Sesi Dergileri’nin Genel Yayın Yönetmenliği’ni de yürüten Bekir Yalçınkaya’nın, 1967’den itibaren Tercüman, Türkiye, Gelincik, Hanımeli, Son Havadis, Bulvar, Hürriyet Ekstra, Akit, Vakit ve Milli Gazeteleri’nde de şiir ve makaleleri yayınlandı. Anayurt Gazetesi’nde 35 bölümlük Seni Tandım İstanbul dizi yazısı yayınlanan, bir çok şiir toplantılarına katılarak Türkiye’nin önde gelen şairleriyle dostluk kuran Yalçınkaya, bir çok şairle de yazışmalarda bulundu. 1994 Mayıs’ında Sincan’da, bölgeye hitabeden ilk yerel televizyon KTV’yi kuran Yalçınkaya, 1997 sonuna kadar genel Yayın Yönetmenliği ve hissedarlığını devam ettirdi ve KTV 1997’de Kanal A olarak yeni yayın hayatına atıldı. KTV’nin el değiştirmesinin ardından Etimesgut Belediye Basın Danışmanlığı görevini üstlenen ve Yalçın Beyaz ile Enver Demirel dönemlerinde bu görevini sürdüren Bekir Yalçınkaya, 2000 yılında Sincan Organize 1. Bölge Müdürlüğü’nde İdare Amiri olarak başladı ve buradan da emekliye ayrıldı.
2005 yılında, halen Kon Tv’de Başkent Gündemi proğramının yapımcısı olan Sinan Burhan’ın, birlikte çalışma talebi üzerine Kanal 6 TV Buram Buram Türkiye Proğram Müdürü olarak, Yerel Televizyonlar Birliği Genel Başkanı Şeyda Açıkkol’un ekibinde yer aldı ve ülke genelinde 28 il ve ilçede 30’un üzerinde icraatın içinden belgeseline imza attı.YazSanDer’in ardından 2005’te İnsan ve Kültür Ocağı Derneği’nde (İKO) Genel Sekreterlik görevini üstlenen Yalçınkaya, aynı zamanda Sincan Yerel gazetelerinden Yeni Güç’te Genel Yayın Yönetmeni sıfatıyla yazarlığa devam etti. 650 sayfalık Sincan Etimesgut ve Yenikent’i içine alan bir tarihi eseri aynı gazetede tefrika halinde yayınlattı. Etimesgut’a ait ilk tarih kitabını Ahmet Tekin ile birlikte hazırlayıp neşrettirdi. İki Yürek ve Niyet Faslında Taşların Beyinleri isminde yayınlanmış iki şiir kitabı ile yayına hazır üç kitabı bulunuyor. 2008 Mayıs’ında geçirdiği By Pas (Açık Kalb) ameliyatı sonrasında da yazı hayatına devam eden Bekir Yalçınkaya, halen Vakit, Yeni Güç ve Sondakika gibi gazetelerde yazı yazmayı sürdürüyor. Alman Lebach takımında futbol oynayan, liselerarası koşu, güreş ve boks gibi spor dallarında faaliyet gösteren Yalçınkaya aynı zamanda saz da çalıyor. 20’nin üzerinde bestesi de bulunan ve Makbule Hanım ile evli olan Yalçınkaya’nın Sevgi adında bir kızı, Mustafa Serkan ile Yahya Serdar adında da iki oğlu, sekiz torunu var.
bEKİR yALÇINKAYA'nın gazetecilik günleri (Yıl: 1992)
ANAM DURDU'YLA HEMHÂL..
Annem Durdu, yeğenim Mustafa'yla (Yıl 1970'ten)
YİTİK YILIN ANASI
-Anam Durdu..
Çile çekilesi Dünya'ya üç yüz
Otuz üçte gelmiş çileli anam
Babadan genç yaşta kalınca öksüz
Çocuk Gelin olmuş çileli anam
On yaş küçüğü babama vermişler
Bir daha ne arayıp ne sormuşlar
Çalı-çırpı, çift-çubuk hep yormuşlar
Günden güne solmuş çileli anam
Gelin diye kapatılmış çenesi
Seçilmemiş yitik yılın anası
Yakmış ayağına nasır kınası
Koktukça sevilmiş çileli anam
Sırtta kundak altı çocuk büyütmüş
Her birini gurbet ele yürütmüş
-Ömrünü, o; -bar, pavyonda çürütmüş
Sosyete değilmiş- çileli anam
Sofrasını besmelesiz kurmamış
Konu komşu hatırını kırmamış
Kocam dediğine karşı durmamış
Saygıyla eğilmiş çileli anam
Tezek de yapmış süt sağan eliyle
Dam da kürümüş tezeğin külüyle
Kirkit kirkit dokuduğu halıyla
Borçlarını silmiş çileli anam
Şafakta uyanıp yatsıda yatmış
Uyku diken olup gözüne batmış
Kendi tarlasında sanki ırgatmış
Ezilmiş ezilmiş çileli anam
Her yanını sarmış yarayla bere
Yine omuz vermiş ağır yüklere
Göğsünden kan emzirmiş Sülük'lere
Bunu şifa bilmiş çileli anam
Sürüsünü dağa salmış vaktinde
Bakraç bakraç yoğurt çalmış vaktinde
Bozsa abdestini, almış vaktinde
Namazını kılmış çileli anam
Doğduğu yer; Bir SÜRÜTME Yurdu'ymuş
Adı; MEÇHUL DEMİR KIZI DURDU'ymuş
Bir ömrü bu kayıp tâbire uymuş
Hayatta sayılmış çileli anam
Tecelli mi, yoksa can savaşı mı
Dertten derde soka soka başını
Noktalamış yetmiş yedi yaşını
Dünya'dan ayrılmış çileli anam
BABAM MUSTAFA İLE HASBİHÂL..
Babam Mustafa, kardeşim Ayten'le (Yıl 1970'ten)
-Mustafa Baba!
BİZ DE VARIRIZ BİRGÜN
Nerde gurur, nerde mal mülk, nerde şan
Siz gittiniz biz de varırız bir gün
Ya vakti.. ya ömür yaşı dolmadan
Siz gittiniz biz de varırız bir gün
Ağaydınız, paşaydınız, beydiniz
Türlü türlü kuşandınız, giydiniz
Can vermeden rütbenizi soydunuz
Siz gittiniz biz de varırız bir gün
Kâh on beşti, kâh yetmişti yaşınız
Kâh tatlıydı, kâh acıydı aşınız
Yataklara düşüp mağrur başınız
Siz gittiniz biz de varırız bir gün
Çile mi çektiniz, keyf mi sürdünüz?
Kaç garibin defterini dürdünüz?
Gece gündüz ne hayâller kurdunuz
Siz gittiniz biz de varırız bir gün
Var mı idi bir ilminiz acaba
Ne koydunuz ömür denilen kaba
Bölük-pörçük, bazen de oba oba
Siz gittiniz biz de varırız bir gün