Bekir Yalçınkaya Resmi Web Sitesi
  ÇELTEK KÖYÜ TARİHİ-1 (Kuruluşu)
 




Kara Ağac’dan Bir Köy;
ÇELTEK 

Yazan: Bekir YALÇINKAYA
Araştırmacı Gazeteci Yazar

TAKDİM YAZISI

  “Bu tarihten çok uzun yıllar öncesi, 20. asrın ortalarında henüz kuruluş tarihi yarım asrı bulan bir Yeni Köy’de 1946’da doğmuşuz. Doğmamıza gün ve saatler bakımından ramak kala, Ebemiz Şerife, rahmetli anamıza bir rüyasını anlatıyor; “Dudu gelinim, bu gece rüyamda bir Hızır bana dedi ki; Çarşamba günü (senden) bir erkek çocuğunuz olacak. Adını Ebubekir koyacaksınız. O çocuk büyüme çağında çok fakirlik çekecek. Yine de okuyacak, güzel yetişecek ve zenginleşecek. Sonra çocukluğundaki gibi yine fakirleşecek. En sonunda meşhur ve zengin olacak.”

  Yeniköy’den Kara Ağac’a, oradan Çeltek’e, sonra birçok yere mekân açıp imkân arayan biz, belki de Hızır (A.S.)’ın bu birkaç cümlelik hâl bildirimiyle Fakir-Zengin-Fakir’lik çerçevesinde, hayatımızın merdivenlerini bazen yukarılara, bazen de çok aşağılara doğru çıka ine, bir ömrü tüketmekte olduğumuz son demlerimizde ne hikmetse gazetecilik, televizyonculuk ve şairlik derken postumuzu tarihî mekâna da serdik. Şerife Ebesi’nin anacığına anlattıklarını hiçbir zaman unutmayan bu çocuk, normal bir tahsili olmasına rağmen yüce Allah’ın emri ve takdiri mesabesinde, ülkesinin millî menfaatleri için bir nefer ve imanî meseleleri için de bir muhafız gibi kendini yetiştirdi. Bu özge Türkmenliğe has yetişme adâbı, O’nu Kara’nın kutsallığını idrak etmeye ve Ağac’ın soyluluğunu bu kutsallıkla birleştirip buluşturmaya kadar aldı götürdü.

   Neticede Kutsal Soy mealindeki Kara Ağac için ömrünün en az geceli gündüzlü 5-10 yılını tarih yazmaya adayan bir zâd olmak, bu çocuğun müjdeden menkûl hukukunu tam anlamıyla, fakat servet denilen o büyük nimetlerin çok uzağında yaşamasını sağladı. İşte bir fakir, bir zengin olacağı bildirilen biz, tam 67. yaşımızda dahi bize dünyevî bir ihtiras verecek olan mal ve mülk sahibliğine erişemesek de biraz ilmî çaba ile gönül zenginliğimizi kavileştirdik ve harcadığımız Kara Ağac mesaimizin karşılığı olan takdir ve teşekkürlerle meşhurluk sıfatımızı da görmüş olduk.

   Şu mütevazi; kibirden, gururdan, övünmeden ve ne kadar ruh birliğimize zıd söz, hareket ve hâl varsa hepsinden imtinalı bir hayatı, Kara Ağac’ın önünde anlatır gibi olsak da ve işte bu Kara Ağac asırlardır henüz büyüyememiş bir çocuk gibi çelimsiz ve alımsız kalsa da, her hemşehrimiz gibi bizi yine de kendine çekmiş ve hep hâtıralarımızı yaşamamızı sağlamıştır.     

   Kara Ağac; bu bakımdan Beylikler öncesinden itibaren ünlü silâhşör Hamid Bey’e, ardından bazen fetret gibi dönemleri atlatıp şanlı Osmanlı’ya kadar uzanan çok manidar tarihiyle tanınamasa da, bizler O’nun nefslerimizi doyuran köpük helvalı çarşı fırınlarını hiç unutmadık, hep tanıdık. K’sı G ile değiştirilip telâffuz hanesine konulan bu Gara Ağac, aynı zamanda Ortaokul hocamızın dediği gibi, “Eşek oğlum! Türkiye’de içinde 5 tane A bulunan yer neresidir?” sualine 5 A cevabını verdirecek kadar hem ilk harfi bünyesinde barındıran, hem de Efendi kişiliği ve kimliğiyle bir Ahi kadar asil olabilmeyi kendine şiar edinmiş Esnaf kesimiyle otantik ruhunu muhafaza eden bir Gara Ağac’tır.

  İşte bu şehir öyle bir Gara Ağac’tır ki, Anadolu’nun Bizans hâkimiyetinden bıktığı ve ‘mutlaka bir gün bana lâyık Efendilerim, Alplerim, Cengâverlerim gelecekler’ diye beklerken Orta Asya’nın, sonra da Menazgirt’in yollarına göz bağladığı günlerde bir de bakmıştır ki yanları ve yönleri Türkmen kuşaklar, Kara Kuzulu Cemâ’atler ve Yörükânî nesillerle dolup taşmaktadır. Ezan sesinden uzak, Çan sesinin boğucu gürültüsünden arınmış bir Gara Ağac, Myriokefalon’da II. Kılıç ile Arslan pençesinin, Manuel Küffarı’na inişiyle İlây-ı Kelimetullah vuslatını yaşama hakkını elde etmiş, Krallar, Dükler ve Kardinaller’in ayak bastığı topraklarda, Haçlı hükmü sona ererken, Tevhid ehli erlerin rükû ve secde vakti başlamıştır. Selçuklu’dan itibaren ovasına karyelerin (Köyler) kondurulup Türkmen ve Yörük erlerinin yerleştirildiği Gara Ağac, kendisini, Osmanlı hükümranlığında Konstantiniyye devrini kapatan El-Feth Sultan II. Mehmed’in irtihalinden birkaç yıl sonraya denk gelen 1475’te ilk Türk ahalisini; Salur, Karkın, Bayad, Çavuldur, Süvar, Çarık Saraycık, Köprü, Yaka-Eymür, Uşak-Eymür, İgdir, Karakuzulu, Şarvan ve Bozlu namlı Oğuz boyları ve cemâ’atleriyle tahkim etmiştir. İşte bu Kara Ağac, tam 800 yıldır, Türklük sancağının altında, esaretten uzak ve hür ve müstakil iken şımarık damad Karamanoğullar’nın belâsından sakınmak adına Hamid Beyliği’nden Osmanlı Padişahı I. Murad Hüdavendigar’a satılmış olmakla bugün nesilleri Fatih’ten de önceye varan bu mezkûr kuşaklarla teçhiz olmuş, Antalya’dan Konya’ya dek nice taşradan insanlara hane açmış ve mülk vermiştir.“

   İşte bu köylerden birisi de Çeltek’tir ki onun geçmişine dair bugüne kadar makûl bir tarih ele alınmamıştır. Biz bu hususta bir ilke imza koyduk ve köyümüzün tam 538 yıllık mazisine ışık tuttuk. Bir fayda temin etmişsek ne mutlu bize..

   Bu duygularla köylülerime hatırlatırım ki yukarıdaki tırnak içi cümleler, ‘Hamideli’nde Türkmen Soyumuz Kara Ağac’ isimli ve takribi 400-500 sayfalık eserimizde kullandıklarımızdır. Bu bölümü elimizdeki yerel çalışma ‘Kara Ağac’tan Bir Köy Çeltek’e de TAKDİM yazısı olarak aynen aldım. TAKDİM’imizi iyi okuyan, bu eserden haz duyan, müteşekkir mahiyette onu anlayan ve anladıklarını da bildik-tanıdık dostlarına aktaranlara selâm ve dualarımla..                                                                               

                     Bekir YALÇINKAYA/Sincan-2013

 İTHAF

    Bu eseri; hayatımın bütün merhalelerinde kendilerini sahi emekleri ve manevî hâtıralarıyla kendimde bulduğum ve şükranla andığım Babam Mustafa ile anam Durdu’ya ithaf ediyorum..                                                                                       

ÇELTEK KÖYÜ TARİHCESİ
I. BÖLÜM

   Hâmid Livâsı’nda Türkmen Soyumuz’un gelip yerleştiği ve barındığı bölgeler içinde vuku bulan Miryeokefalon Savaşı, kendine has ve hasletkâr bir özellik taşır. Yal(a)vac, Eğirdir ve Kara Ağac ekseninde Malazgirt’ten sonra burada açılan 2. kapı, Anadolu’da Bizans mallığının umudlarına tarihler boyunca ilelebet sed çekecektir. Bölgedeki Beyşehir Gölü, İlhanlı Beğlerbeği Emir Çoban’ın oğlu Demirtaş’ın eliyle, Eşrefoğulları’nın Hâkimi Süleymân Beyi boğmak suretiyle (1) bu beyliğin hükmünü kaybettiren bir med-cezir merkezidir. 
  Kubad-ı Âbâd, Yenişar’da Bademlü’nün ‘Dünya Cenneti’ sıfatıyla Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad’ın kâh istirahat, kâh Karamanoğulları’nın belâlarından sığınma mekânı olan bir tahkimli saraydır. Eğirdir akıllı, silâhşör ve iradeli bir Bey olan Hâmid’in açtığı Uluborlu Merkez yolundan, bir asır boyunca yol alıp Bizans Küffarı’na yol vermeyen bir Feleküddin neslin beylik vazifesi sürdürdüğü muazzam bir kaledir. 
  ..Ve tarihini öncelikli ele alacağımız Doğu’nun Kutsal Kara’lı Ağac’ı olan Şarkî Kara Ağac, başına gelen ve gelecek olan musibetlerden kurtulmak adına Osmanlı Sultanı I. Murad Han’a satılışına Neşrî’nin: “Ben ol ahdun üzerin tururın didi. Pes Ak-Şehir’i ve Beğ-Şehri’ni ve Yalavac’ı ve Kara Ağac’ı ve Isparda’yı, bu altı pare şehri şer’i mekdupla satubazar itdiler” diyerek not düştüğü Söğüd gölgesinde huzur bulan bir nefsihaneler beldesidir. Kuruluşundan bu yana Çeltek Köyü’müzün tarihçesini ele almadan önce bu bölgedeki hükümran güçlerin durumuna bir göz attığımızda karşımıza ilk çıkan bölge hâkimi güçler Massalar, bir diğer adıyla Luviler oluyor. Peki Luviler kimler? 
   Luviler; M.Ö. 3020 yılında Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türkler’dir.  Massalar’ın çok önemli yerleşim merkezi bugünkü Yal(a)vac olur ve Başkent olarak da o günün şartlarının gerektirdiği şekilde Anamas Dağı’nın 2100 metre yüksekliğinde Massala şehrini kurarlar. Aynı zamanda, Anamas’ın Gelendost tarafına bakan yönündeki Göller Bölgesi’ni içine alan çevrede ilk dağ ve yamaç şehrini de kuranlar Massalar’dır. (2) 
   Tarihî yönüyle, önce Kara Ağac, sonra da Şarkî Kara Ağac alan ilçemizin o tarihlerdeki ismi olan Neopolis (Yeni Şehir)’de de Zengibar Köyü üzerindeki 1181 rakımlı dağda bir şehir kurarlar. Massalar’ın bir diğer üçüncü şehri Salında’dır. ‘Sallı Masaların Şehri’ manâsını veren bu şehir ise Kızıldağ’ın yamacındaki Selendi’dedir ve Salında’ya Selendi (Silindi) ismini verenler de Kara Ağaclı Türkmen Yörükleri olmuştur. Ki Sürtme Çiftliği, Çaltı, Ördekçi Sivrisi ve Kızıldağ’daki kalıntıların ilk sahibleri olarak Türkmen Yörükleri düşünülmektedir. 
   Göller Bölgesi’ndeki güç hâkimiyet M.Ö. 4000 yılından itibaren Hititler’in hâkimiyetine girer. Hitit Kralı Anitta, bugünkü Enevre’de annesi Anapa’nın adını taşıyan Anabora Şehri’ni kurar. Daha sonra da ‘Hititler’in Önder Anası’ veya ‘Maskot Anası’ manâsına gelen Anamas adını Toroslar’ın başlangıcındaki bu dağ silsilesine verir.
   Hititler’den sonra bölgeye hâkim olanlar önce Türk olan Marmanatlı Sümerler, ardından Ağralı Aka Türkler’i, M.Ö. 1530’dan itibaren Frigyalılar, M.Ö. 800’den itibaren Lidyalılar,M.Ö. 546’dan itibaren Persler, M.Ö. 530’a kadar Pisidia Krallığı 16 yıllık bir hükümranlık sonrası bölge tekrar Persler’in eline geçse de M.Ö. 334’te limanlardaki zaferlerinden sonra Antalya’dan dönerken Göller Bölgesi’nden geçen Büyük İskender burasını Persler’in elinden alır ve bölgede M.Ö. 333’ten itibaren Büyük İskender devri başlar.
   Bu bir manâda bölgenin şimdiye kadar ki Doğu’lu güçlerin hâkimiyetinden çıkıp ilk defa Batılı bir güce geçmesi demektir. Diğer bir manâda ise Büyük İskender ile birlikte o güne kadar dağ şehirleri kurarak kendilerini emniyete almaya çalışanların düz ovaya inişleri ve yerleşmeleri demektir.
   Büyük İskender’den sonra Bölge Selefkoslar’ın hâkimiyetinden, Roma’nın desteğini alan Bergama Krallığı hâkimiyetine geçer. Böylece bölgede çok uzun bir süreli sükûnet dönemi başladığı gibi dinî konuda da bir değişim olur ve Neâpolis’te Piskopos’luk Makamı tesis edilir. Bu dönemler Selendi halkının, Kızıldağ’ın zirvesinde bulunan Tokalı Kuyu mevkiine çıkarak ibadet ettiği dönemlerdir. M.Ö.’ki devrin tamamlandığı ve M.S:’nın başladığı zamanlar içinde, 476 yılından itibaren bölgede Bizans hâkimiyeti görülecektir. Daha sonra da sabit bir tesbitle; 515-516 yıllarında Sabirler’in Konya’ya (Konia) kadar geldiklerine bakılırsa; “Kara Ağac’a gelip Suvar’a isim verme ihtimalleri çok abartılı bulunmamalıdır. Suvar adı Hunlar’ın bir başka kolu olan Sabir Türkleri’nin bir başka adıdır. Kaşgarlı Mahmut da Sabirler’in adını ‘Suvar’ olarak belirtmiştir. Bugün gerek ‘Sabir’, gerek ‘Suvar’ kelimelerinin Sibir/Sabar Türkleri’nin ismi olduğu kesin olarak bilinmektedir.” (3) 
   Hemen burada bölgenin ilk defa İslâmiyet ile tanışması da 629’dan itibaren olmuştur. Bu tanışma; Bizans devrinde Isparta ve çevresinde Mavni/Mauna denilen ve ticaretle uğraşan, halka zalim bir Cenevizli toplumdan kurtulmak gayesiyle Medine’ye bir heyet göndermeleri sonucu gelen Sahabeler’le Isparta fethedildikten sonradır. (4) 
   Esasen Anadolu’nun Türkler’e kapı açışının tarihi Selçuklular Dönemi’nin çok önemli bir gelişmesi olan 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’dir. Bu zaferin 6 yıl sonrası, 1077’de Göller Bölgesi’nde Emir Tuta ile Emir Kurtçu Ersığın Bey’in akınlarını görüyoruz. Ama Kara Ağac, 1097 yılındaki 1. Haçlı Seferi’ni görür ve bölge yağmalanmaktan kurtulamaz. Halkının büyük ızdırablar yaşadığı Kara Ağac’da huzuru tekrar sağlayan, bölgeyi Haçlılar’dan 1119 yılında teslim alan Şahin Şâh Bey olur. Sonra, Göller Bölgesi yeniden 1124’te Bizans’ın eline geçer. Bu geçiş esnasında Şahin Şâh Bey’in zaferinden memnun kalan bölge Başrahib’lerini bu tavırlarından dolayı Bizanslı’lar Yalvac’ta falakaya yatırır. 
  II. Haçlı Seferleri’ni de gören bölgede Madanoğlu Gâzi Nurettin Bey’in 1116’dan 1162 yılına kadar 46 yıl boyunca akınlar yaptığını görüyoruz. 1162’de Gâzi Nureddin Bey’in vefatıyla yerine geçen Madanoğlu Emir Memili 1165 yılında bölgeyi tekrar Türk hâkimiyetine geçirir. Bölgenin kesinkes Bizans hâkimiyeti bir yana korkusu, Bizans şüphesi, talânı ve yağmasından kurtuluşu Miryakefolon Zaferi’yle ortadan kalkmıştır. Bu zafere sebeb savaş, Hoyran Gölü'nün kuzeyinde Senirkent’e bağlı Gencali Köyü ile Yalvac’ın Gökçeali köyleri arasındaki dar, iki yanı sarp dağ ve tepelerle çevrili boğazın içinde, bugün Yalvac’a bağlı bir Kasaba olan Kumdanlı (Miryakefolon) Sultan Geçidi’nde yapılır. Bizans İmparatoru Manuel Kommenos ile giriştiği savaşı, Yenicekale’den kumanda eden o (Ramazan Tunç, Şarkikaraağaç Tarihi 1, s. 27), 37 yıl Selçuklu Devleti’nin Devlet Başkanlığı’nı yapmış olan II. Kılıçaslan kazanır. Savaşta Bizans ordusunda iken II. Kılıçaslan’ın saflarına geçen Peçenekler ile (şimdiki Örkenaz’ın adını aldığı) Dobruca Türkleri’ni bölgeye yerleştirir. Böylece bölge de, bölge içindeki ilçemiz Kara Ağac da beklediği huzura kavuşur. 

KARYE-İ ÇELTEK’İN KURULUŞU

   Tarihimize baktığımızda Anadolu’daki ilk önemli savaş Malazgirt, Anadolu kapılarını 1071’de açar. Miryakefalon Zaferi Bizans’a karşı Anadolu’nun iç bölgesinde önemli bir iç huzuru 1176’da sağlar. Üçüncüsü ve en çok önem-i haiz olanı ise Tekfurlar’ıyla halkı inim inim inleten Bizans’a karşı adaletiyle Oğuz’un Kayı Boyu’ndan 4 bin kişilik topluluğun bir obada kurduğu Osmanlı İmparatorluğu’dur. İşte bu İmparatorluk içinde yine Türkler’e, kardeş kavgasına fitneliğiyle yapacağını yapan Bizans, 1402’de başlayan ve 1413’e kadar süren bir Fetret Devri’ne sebeb olur. Neticede kardeşleri ile giriştiği savaşları kazanan Çelebi Mehmed ile yeniden hayat bulan Osmanlı İmparatorluğu’nun bu şahane dönemleri içinde ve Çelebi Mehmed’in padişahlığının 4. yılı olan 1417 sıralarında Karye-i Çeltik (Çeltek Köyü) kurulur. Yani kuruluş tarihi takribi 1417 veya birkaç yıl daha sonralarıdır. Şeyh Mukbil’in Kara Ağac’da önemli bir sima olduğu dönemde bölgeye yapılan yeni göçler neticesi köyümüz Karye-i Çeltik ile beraber Karye-i Armudlu (Nam-ı diğer Habillu) da göç alarak kurulurken, öte taraflarda da Kara Şey’in adına izafeten Karye-i Karayaka ile birlikte diğer karyeler i Sürtme, Salur, Fakihler (Fakılar), Yağcı ve -bölge halkı tarafından Tilkiler olarak bilinen- Çöküler de ikâmete açılır. 
    Hâmid Bey’in Isparta ve Burdur havalisinde kendisine bağlıTürkmenler ile merkezî yönetime karşı isyan ederek Isparta merkez olmak üzre müstakil bir beylik kurma çalışmaları sonunda, muhtemelen H.697/M.1297 yılı başlarında da bugünkü Isparta’nın Uluborlu Kazâsı’nda Beyliğini kurarak nihayet Hâmidoğulları Beyliği’nin hayatiyet kazanması (5) neticesi mamur ve şen hâle gelecek olan bölgede, Beylik merkezinin Eğirdir’de tesis edilmesiyle birlikte beylikler arası mücadelede Hâmidoğulları daha ziyade yer alır. Karamaoğulları’nın Eğirdir’i zaman zaman istilâ edip talân, yağma ve yakıp yıkmasıyla başlayan zûlüm devrinden kurtulmak zorunda kalan Hamidoğlu Hüseyin Bey; Osmanlı Padişahı II. Murad Hüdavendigâr’a beyliğe ait Yal(a)vac, Eğirdür ve Isparta’nın yanısıra Kara Ağac’ı da; “Hâmidoğlu dahi bildi kim kendü’ye gelir, adam gönderdi. Eyitdi kim, ben ahd üzerine durmuşum dedi. Akşehri’ni, Beğşehri’ni ve Seydişehri’ni ve Kara Ağac’ı istedin didi. Tiz mektub gönderdi, Şer’ile satu pazar eyledi” (6) şeklindeki birçok kaynakta belirtildiği üzre 80 bin altın karşılığında 6 pare şehri H.797/M.1381 tarihinde Osmanlı Devleti’ne satar. 
   İşte Kara Ağac dâhil bölgeyi de huzur bakımından ihya edecek bu satışın sonrasında, o güne kadar kendisine ait tam teferruatlı bir belge ve bilgi düzenlenmeyen Kara Ağac’da nihayet Fatih Dönemi ilk (1475-1481 Tarih ve TT 0030 Numaralı) Mufassal Defter de tanzim edilmeye başlar. Bu defterde kendisine ait karye (köy) ve mezraalarıyla (ekinlik) birlikte Kara Ağac bilgileri muazzam bir şekilde o günlerin İl Yazıcı’ları tarafından işlenir. İlk sâkinlerin isimleriyle vasıflarını, gelirleriyle vergilerinin kayıdlarını gördüğümüz köyümüz Çeltek’e ait bölüm bu defterin 570. sayfasında yer almaktadır. 



Karye-i Çeltik’in 1475 Sâkinleri
Seydi vld. Ali Fakih İmam
Hızır mezbur o. nim
İlyas mezbur o. nim
Yunus Fakih vld. İsa nim
Karagöz mu’tak-ı İsa nim
Ali vld.(*) İsmail nim

Sinan vld. Yahya nim
Şah Hüseyin veledi Ali nim
İsa mezbur o.nim
Umur vld. Yahya çift ortakı
Ahmed veled-i Davud çift
Hâcı Paşa vld. Davud nim

Halil veled-i Ali bennak
Umur vld. Gündoğmuş nim
Receb mezbur o. bennak
Mahmud mu’tak-ı Ömer Fakih bennak 
Şükrüvermiş veled-i Hâcı Muhammed nim

  17 kişinin (her hane 5 kişi hesabıyla) toplam nüfusu 85 olan 17 haneli Çeltik’te 1 çift (100-150 dönüm arazisi olan), 11 nimçift (çiftin yarısı arazi sahibi), 3 bennak (evli vergiye tâbi kişi) ve 1 imam vardır. Köyde hiç mücerred (bekâr) nüfus bulunmamaktadır. İmam tasarrufunda ve 50 dönüm arazisi bulunan Çeltek sınırlarında yer alan ve köy olarak görüldüğü hâlde mezraa benzeri Yağcı karyesinin ise 15 hanede 75 nüfusu, 4 bennakı, 2 mücerredi ve 1 imamı vardır. Çeltik’teki ahalinin 1’i çift,  11’i nimçift, 3’ü bennak ve 1’i de imamdır. 
   Çeltik’in 1475-1481 yılları hasılası (üretimi) olan hınta (buğday) öşr-i (vergisi) kıymet 549 akçe, şa’ir öşr-i (arpa) kıymet 340 akçe, bağat öşr-i (bağ-bağçe) 40 akçedir. Önemli sayıda koyun da besleyen köylünün buna ödediği resm (vergi) de 215 akçe olup ayrıca bad-ı heva (eğlence ve çeşitli) resmi 60 akçe, mükellefidir. Çavuş İshak’ın tımarındaki Çeltik ahalisinin çift, nimçift ve bennak resm-i (vergi) olarak ödediği miktar da 330 akçedir. Ayrıca 300 akçeli bir kalem daha vergisi vardır.

1501 ÖNCESİ TT 0994 NUMARALI DEFTERE GÖRE ÖZETLE KARA AĞAC VE KÖYLERİ

   Birçok kişisi 1475’te görülenlerden olan 1501 Tarihli Defterin 334 ve 335. sayfalarında yer alan Karye-i Çeltik bu tarihte 20 hâne, 20 nefer ve 100 nüfuslu bir yerleşim yeridir. Bir önceki Mufassal defterde 17 hâne olarak gördüğümüz köyde aradan geçen 20-25 yıllık sürede ancak 3 hânelik, 15 kişilik bir nüfus artışı söz konusudur ki bu itibarla Çeltik, nâhiyenin köyleri içinde 20 hâne ve 100 nüfusuyla az gelişmiş bir köy durumundadır. 2438 hasılı bulunan Çeltik sâkinlerinin 3’ü çift, 8’i nimçid, 4’ü bennak, 2’si mücrred, 2’si muhassıl ve 1’i de imamdır. Köylünün ödediği vergilerse;  çift, nimçid ve bennak resmi 360 akçe, hınta (buğday) öşr-i 900 akçe, şa‘ir (arpa) öşri 460 akçe, bağat öşr-i 44 akçe, ağnam resm-i 200 akçe ve bad-ı heva da 60 akçe kadardır.  Defterde Ahmed tımarındaki Çeltik’in elli dönüm arazi bulunduğu ve tasarrufu imama ait olup sipahinin dahletmemesi (karışmaması) yazılıdır. 



 
1501’lerde Çeltik’in sâkinleri ismen şu kişilerdir;
Seydi veled-i Ali Fakih imam
Mahmud veled-i o. muhassıl
Hızır veled-i Ali Fakih çift
İlyas mezbur o. nimçid
Karagöz mu’tak-ı İsa nimçid
Ali veled-i İsmail nimçid

Yusuf veled-i Bahşayiş nimçid
Şâh Hüseyin veled-i Ali çift
İsa mezbur o. çift
Mustafa veled-i Yunus bennak
Hâcı Paşa veled-i Davud nimçid
Receb mezbur Devlet bennak

Mahmud mu’tak-ı Ömer Fakih ben.
Şükrüvermiş mu’tak-ı Hâcı Muhammed nimçift
İbrahim veled-i Hâcı Muhammed nimçift
Hamza veled-i Hızır Fakih muhassıl
Gayran veled-i Devlet (?) mücerred
Halil veled-i Ali bennak

Umur? veled-i Gündoğmuş nimçid
Piri veled-i Ali Fakih mücerred 

   1501 Öncesi defterde Kara Ağac’ın Yukarı mahallesinde 1 muhassıl ve 1 müezzin ve 1 bi’r-i mai, Vasatî mahallesinde 1 muhassıl, Salur karyesinde 1 muhassıl, Tunâ-Şâh’ta 1 muhassıl, Süvari’de 1 muhassıl, Bey’de 1 muhassıl, Çeltik’te 2 muhassıl, Bilcüğez’de 1 muhassıl, Saraycık’ta1 muhassıl, Köprü’de 1 â’ma ve Armudlu’da da 6 zaviye şeyhi ve 6 sipahi bulunmaktadır.
    Öte yandan bi’r-i ma-i denilen 35 adet su kuyusunun bulunduğu yerler ve sayıları nâhiye Kara Ağac’ın Vasatî ve Câmi-i Kebir mahalleleriyle köylerinden Bozlu, Yağcı, Ulu-köy, Ömercik, Ördekçi ve Bayat’ta 1’er, Çavundur, Bey, Fukahalar, Bilcüğez, Arslandoğmuş ve Nekid’de 2’şer, Kürtün’de ve Nudra’da 3’er, Zengibar’da 4 ve Karkın’da da 7 adettir.
    Su kuyuları elbette hiçbir teknikî gelişmenin olmadığı bu dönemlerde içme suyu ve temizlik gibi benzeri acil ihtiyaçlarda fazlaca ehemmiyetlidir. Burada bizim dikkatimizi çeken husus, bazılarında olmadığı gibi Çeltik, Salur, Armudlu ve Sürtme’nin sınır teşkil ettikleri bölgede de su kuyusunun neden mevcut olmadığıdır. Acaba bu itibarla mezkûr alanların Beyşehir gölünün nimetlerinden faydalandığı mı söz konusudur. Kimbilir belki de öyledir. 1501 kayıtlarıda alil ve sakat kişiler ise Köprü ve Ulu-dinek’te1’er kişi olarak yazılmışlardır. Onlar da â’madırlar.
   Kara Ağac mahallelerinden sonra ilk sırada yer alan Salur ile Yaka Eymür ve Çavundur’u esas alarak defterdeki gelir işlemlerine detaylıca bakacak olursak Salur kaydında:“hâsıl an öşr-ü ortak hınta 115 hisse 3.400 kıymet, an öşr-ü ortak şa’ir 9 hisse 1.080 kıymet, öşr-ü cevz 100, öşr-ü bağat 100, resm-i ağnam 530, resm-i yulaf (?) 40, bad-ı heva 140, resm-i zemin fi sene 105-230, çift ve nimçid ve bennak resm-i 1200-40 Vakf-ı mescidi der yed-i Hasan 40 dönüm tasarruf yerdir öşr-ü Halil Seydi Fakih. 100 dönüm çiftlik-i hassa yerdir ortak ekülüdür. Cemân 7.250”  
   Karyei Yaka-Eymür kaydında:“hâsıl hınta an öşr-ü ortak 77 hisse, 1120 kıymet, şa’ir an öşr-ü ortak 43 hisse, 980 kıymet, resm-i ganem 200, resm-i bağat 90, öşr-ü besatin 40, öşr-ü kovan 50, bad-ı heva 180, çift ve nimçift ve bennak resmi 851, 100 dönüm çiftlik-i hâssa yerdir, ortak ekilür. Cem’an 4.372 akçe.” 
   Karye-i Çavundur kaydında da; “hâsıl hınta an öşr-ü ortak 111 hisse, 1310 kıymet, şa’ir an öşr-ü ortak 87 hisse, 1220 kıymet, öşr-ü kovan 40, resm-i ganem 280, bd. heva 250, çift ve nemçift ve bennak resmi 1010, Cem’an 3.910” notları bulunmaktadır. 

1522 KARA AĞAC’ININ KARYELERİNDE  
HÂNE VE NEFERLER

     1522 tarihinde BOA kaynaklarında Kara Ağac Nâhiyesi’nin 319’dan 321’e sayfalarında yazılan köyler, bu bölümde bütün detaylarıyla verilirken, bunlara 323 ve 325 sayfaları arasında yer alan Kazâ-i Yalvac ma‘ Nâhiye-i Kara Ağac bölümünde Merkez Kara Ağac içinde yer verilmiştir. Dolayısıyla hem 319-321. sayfalardaki kayıdları, hem de TT 0121 nolu mufassalı (7) incelediğimizde Kara Ağac’a ait karyelerden Bilcüğez 45 hâne ve 57 nefer ile ilk sırada yer alırken, Yaka-Eymür; 43 hâne ve 52 nefer ile ikinci sıradadır. Salur; 41 hâne, 46 nefer, Karlu; 41 hâne, 42 nefer, Çöküler; 33 hâne, 44 nefer, Nekid; 37 hâne, 38 nefer, Sürtme; 33 hâne, 35 nefer, Çavundur; 37 hâne, 44 nefer ve Tunâ-Şâh da 30 hâne, 36 nefer yoğunluğu bulunan karyelerden görünüyor. 
  Ekseriyetle diğer karyeler ise 30 hânenin altında seyrediyorlar. Bunlardan Çaltu 27 hâne, Armudlu 26 hâne, Fakihler 25 hâne, Bey, Kargın ve Akça-kal’a 22’şer hâne, Uşak-Eymür 20 hânedir. Daha sonra da 19 hâneyle Süvar, 18’şer hâneyle İgdir ve Çeltik, 17 hâneyle Sollar ve Selendi ile Kullar ve İmacık, 15 hâneyle Ördekçi, 14’er hâneyle Ömercik ve Viran, 13’er hâneyle Kürtün ve Nodra, 11 hâneyle Saraycık ve 10’ar hâneyle de Ulu-köy ve Zengiler geliyor. 10 hânenin altındakiler ise Arslandoğmuş (9), Yaka-köy, Yağcı ve Kullar (7), Mezra-i Kaplan (5)’dir. Tek gayr-i Müslim köy olan Yenice (eş şehr-i bi Kâfir) ise sadece 4 hâneliktir.  
  Diğer hususlar ise şöyledir:
   Nâhiye-i Kara Ağac’da 4 muhassıl, 3 tamga-yi boğası (damga boyası), Bey’de 1 bi‘r-i mai (su kuyusu), 1 muhassıl, 1 â'ma, Çökiler’de 1 bi‘r-i mai, Karlu’da 1 bi‘r-i mai, Sollar-Selendi’de 1 sipahizâde, Çaltu’da 1 bi‘r-i mai, 1 zaviyedar, 1 şeyh-i zaviye, Nudra’da, 1 şeyh-i zaviye, Ulu-köy’de 1 muhassıl, Yaka-Eymür’de 1 bi‘r-i mai, Armudlu’da 1 şeyh-i zaviye, 1 zaviyedar, 1 bi‘r-i mai, Ördekçi’de 1 bi‘r-i mai, 1 muhassıl, Zengiler’de 2 bi‘r-i mai, Uşak-Eymür’de 1 şeyh-i zâviye, Çavundur’da 1 bi‘r-i mai, 1 muhassıl ve Bilcüğez’de 1 bi‘r-i mai, 1 muhassıl, Tunâ-Şâh 1 hâci, Kara Kuzulu Cemâ’ati’nde 1 muhassıl,  Bozlu Bölüğü’nde ise, 1 muhassıl ve 1 â’ma bulunmaktadır. 

   

Bu bilgiler ışığında 1522’de Kara Ağac Nâhiyesi genelinde 879 hâne, 81 mücerred, 12 bennak ve 39 da imam mevcuttur. Pektâbii bu 4 kalem rakam Kara Ağac’ın o tarihlerdeki net nüfusunu vermediğinden neferan, reâyâ, mücerred, imam ve diğer nüfus detaylarıyla Kara Ağac’a ait mülkleri, daha önce de belirttiğimiz gibi, BOA’nın 325. sayfasında yazılı Evkaf-i Kazâ-i Yalvac ma‘ Nâhiye-i Kara Ağac bölümünde net bir şekilde; 28 kıt’a
(Parça), 3 karye, 1 mezra’a, 3 çiftlik, 3 câmi, 4 hammâm, 49 dekâkin (dükkânlar), 8 asiyâb (Değirmen), 1000 nakdiyye (para), 15 zemin, harim (câmi bölümleri) ve escar-i ceviz (Palamut, ceviz, kestane, gürgen ve meşe ağaçları misillü ürünler) kitâsı, 606 dönüm, 7 bağ ve bağçe kit’ası, 25 dönüm, 1 buk’a, 54 neferan, 14 mücerred, 40 hâne, ve 13.765 hasıl mevcutlu olarak buluyoruz.

1522 KARA AĞAC-I ÇELTİK KARYESİNDE
 
KÂİN SÂKİNLER

   1501 tarihli kayıdlarda 20 hâne görünen Çeltik’te hâne sayısı 1522’de 1 hâne artışıyla 21’e çıkmıştır. Bu da bize gösteriyor ki üç Mufassal’ın ara süresi olan 50 yılda dâhi Çeltik köyünde dikkate değer bir nüfus artışına rastlayamıyoruz.  Zira 1475’ten 1522’ye kadar ilk hâne sayısı 17 iken üçüncü kayıdda bu rakam ancak 4 hâne artışıyla 21 olarak görünüyor.
    Çeltik’e komşu diğer köylere baktığımızda Kara Ağac Nâhiyesi’nin arazi ve mahsul yönünden en ileri seviyede olan Salur 1475’te 41 hâne iken 1501’de 39 hâneye düşüyor ve 1522’de tekrar 41 haneye çıkıyor ki Salur’un hâne artışından ziyade mevcut hanelerini koruduğunu görüyoruz. 
   Fukahalar’da bu durum 1475’te 27 iken 1501’de 31’e çıkan ve 1522’de de yine 37 hâneye çıkan bir hâneyle nüfus artışı gösteriyor. Sürtme’nin ilk hânesi 29 iken 1501’de hâne sayısı 31’e, 1522’de de 33’e çıkıyor ki her dönem 2 hane artışı söz konusudur. Armudlu ise 30 hânesini 1501’de 40’a yükselttiği hâlde 1522’de 4 hâne kaybıyla 40’a düşürüyor. Bütün bu durumlar bize gösteriyor ki sınır köylerine göre en istikrarlı hane artışı gösteren tek yer Çeltik’tir. 
    


   1522 tarihinde Ali ve Hasan başta olmak üzre 4 tımarlı
Çeltik’in sâkinleri şu kişilerden müteşekkildir:
Budak veled-i Mahmud İmam Bâyezîd ..
Veli veled-i Hızır çift
Veli vld. Karagöz bennak
İlyas vld. Ali Fakih nimçid
Piri veled-i Tatar nimçift
Tahsin vld. Yusuf nimçift
Hâcı veled-i İsa çift
Piri veled-i Ali çift

Hâcı Baba vld. Davud nim.
Avcı veled-i o. mücerred
..Hasan vld.  Ahmed ben.
İbrahim vld. Duran? nimçid
Karagöz vld. Mahmud ben.
İsmail veled-i Ali bennak
Mahmud vld. bennak

Halil vld. İbrahim bennak

Piri veled-i Duran?  bennak
Gâzihan veled-i o. müc.
Halil veled-i Aydın? bennak
Hızır veled-i Hamza ben.
Nasuh veled-i Hasan ben.

ŞARKÎ KARA AĞAC’IN KÖYLERİNDE
HÂNE VE ARAZİ

    Bir hayli köyünün çok ufak, buna rağmen bazılarının da çok büyük olduğu 1522 Kara Ağac’ının köylerinden Bilcüğez 45 hâne, 57 nefer ve 225 nüfus ile ilk sırada yer alırken, Yaka-Eymür 43 hâne, 52 nefer ve 215 nüfus ile ikinci sıradadır. Salur 41 hâne, 46 nefer, 205 nüfus, Karlu 41 hâne, 42 nefer ve 205 nüfus, Çökiler 33 hâne, 44 nefer, 165 nüfus, Nekid 37 hâne, 38 nefer ve 185 nüfus, Sürtme 33 hâne, 35 nefer ve 165 nüfus, Çavundur 37 hâne, 44 nefer ve 185 nüfus ve Tunâ-Şâh da 30 hâne, 36 nefer ve 150 nüfusuyla yoğunluğu bulunan karyelerden görünüyor. Ekseriyetle diğer karyeler ise 30 hânenin altında seyrediyorlar.  
  Bunlardan Çaltu 27 hâne, Armudlu 26 hâne, Fakihler 25 hâne, Bey, Karkın ve Akça-kal’a 22’şer hâne, Uşak-Eymür 20 hânedir. Daha sonra da 19 hâneyle Süvar, 18’şer hâneyle,  İgdir ve Çeltik, 17 hâneyle Sollar ve Selendi ile Kullar ve İmacık, 15 hâneyle Ördekçi, 14’er hâneyle Ömercik ve Viran, 13’er hâneyle Kürtün ve Nodra, 11 hâneyle Saraycık ve 10’ar hâneyle de Ulu-köy ve Zengiler geliyor. 10 hânenin altındakiler ise Arslan 9, Yaka-köy, Yağcı ve Kullar 7, Mezra-i Kaplan 5’dir. Tek gayr-i Müslim köy olan Yenice (eş şehr-i bi’Kâfir) ise sadece 4 hâneliktir. 
   Köylerin arazi ve hasılı durumuna baktığımızda en çok hasılatın 8.555 müd ile 180 dönüm tarlaya sahib Salur’da olduğunu görüyoruz. Salur; hem hâne, hem nefer, hem nüfus ve hem de hasılı yönünden Nahiye Kara Ağac’ın en büyük karyesi durumundadır. Karlu 30 dönüm araziye sahib olmasına rağmen hasılatı 5.999’dır. Yüksek hasıla bakımından Nekid 5.230, Bilcüğez 5.002, Uşak-Eymür 4.600, Armudlu 4.399, Nodra 4.500, Tunâ-Şâh 3.300 hasıla ile önde geliyorlar. Arazi bakımından ise Salur’un ardından Karkın 100 dönüm, Saraycık ve Nekid 80’er dönüm ile çift araziye, Viran 62 dönüm, Fakihler ve Tunâ-Şâh 60’ar dönüm, Yaka-Eymür, Ördekçi, Süvar, Çeltik, Sürtme, Bilcüğez ve Arslan 50’er dönüm ile nimçid araziye sahibler. Çöküler, İgdir, Kürtün, Yenice eş şehri bi Kâfir, Bayad, Armudlu, Yağcı, Ulu-dinek, Uşak-Eymür, Çavundur ve Orvas köylerinin üzerinde arazi görünmezken, çift ve nîm-çift sayılmayacak tarlaya sahib köylerden Bey, Sollar-Selendi, Nodra, Ömercik ve Zengiler’de 40’ar dönüm, Karlu ve Çarık’da 30’ar dönüm, Köprü’de 26 dönüm, Yaka-köy’de 25 dönüm, Ulu-dinek, Kullar ve Mezraa Karye-i Çeltik’te de 20’şer dönüm tarla mevcuttur. 
   Yeri gelmişken hemen burada bir açıklık getirelim; Çift 100 ilâ 150 dönüm arası arazidir. Nimçid yarım çifttir. Bennak: Osmanlı Devleti’nde toprak sahibi babalarının yanında yaşayan erkeklerin evlendikleri zaman ödedikleri vergidir. Muaf vergi vermeyecek, yükümsüz kişidir.   
   Dikkat edilirse Oğuz boyuna mensub aşiret ve oymakların yerleştiği Kara Ağac’ın Salur, Karlu, Çavundur, Yaka-Eymür ve Uşak-Eymür isimli köylerinde hem arazi, hem de nüfus yönünden önemli bir yoğunluk söz konusudur. 
   Bunda da 2 erkek, bir kız ele alınmıştır. Anne baba ile birlikte asgari aile nüfusu 5’tir. (8) 
   Kimi tarihçiler, Tunç misâlinde olduğu gibi bunu 10 olarak hesablasa da genellikle 5 rakamı esas alınmaktadır. BOA kayıdlarına istinaden ‘Şarkikaraağaç Tarihi 1’deki bazı farklılıklara bir göz atacak olursak; 21 nefer ve 18 hâneli Karye-i Çeltik’in hânesi 15, hâne nüfusu da 150 olarak geçiyor.  Halbuki tarihçilerin ittifak ettiği ‘her hanenin 5 nüfustan ibaret olduğu’ görüşü esas alınacak olursa Çeltik’in nüfusunun 150 değil, -ki burada da 18x10 180 eder- 90 olması gerekir. Tunç; bu bölümle ilgili hazırladığı 1. Tablo’da (s. 61 ve 63) Çeltik karyesini 18 hâne iken 15, Karye-i Lodana olarak yazdığı Nudra’nın hânesi 13 iken 33, neferi 15 iken 35, Karye-i Ulu-köy’ün hânesi 10 iken 9 yazıldığı gibi, Karye-i Nekid’i Arak, Karye-i Zengiler’in hânesi 10 iken 11, Cemâ’at olarak tek Karakuzulu cemâ’ati varken Cemâ’atler başlığı altında Bölük Şarvan’ı Bölük Şaduvan olarak belirtmiştir. 
 Ayrıca 1522 Tarihli hazırlanan tabloda yer alan Çevkid’in Nekid, Çeltek’in Çeltik, Gürnüt’ün Kürtün, Lodana’nın Nudra, Omarcık’ın Ömercik, Sırancık’ın Saraycık; ÇarıkSaray’ın ayrı karyeler olarak Saraycık ve Çarık, Yakaemir’in Yaka-Eymür, Uludoğan’ın Ulu-dinek, Uşakemir’in Uşak-Eymür, Çavındır’ın Çavundur, Belceğiz’in Bilcüğez ve Şaduvan’ın da Şarvan şeklinde asıllarına uygun yazılması gerekirdi. Burada da Böcüzâde Süleyman Sami’deki gibi deformasyona uğramış karye emsâllerini görüyoruz.  

MESLEKLER ARAZİLER ÜRÜNLER HAYVANLAR

      Dünya milletleri arasında kendi tarihinin seyriyle mütenasib Osmanlı’daki en vasıflı ve bir o kadar çeşitli meslek sahibleri içinde çiftçi ve çobanların başı çektiği dönemleri kayda alan ve arazi ile geçim kaynağı hayvanların listesini bize veren belgeler H. 1260-61 (1844-45) Tarihli Temettü’ât Defterleri’nde mevcut bulunuyor. H. 1294 Tarihli Salname’nin 418-420. sayfalarında ise 232 çeşit meslek adı yer alıyor. Bunlardan emsâl olsun bâbından dikkate aldığımız bazı meslekler: 
Çiftçilik ve Çobancılık: Kara Ağac’ın köylerinde hayvancılıktan sonraya gelen bir meslektir ve müşterek çiftçilik daha revaçtadır. En az 100-150 baş hayvanlarla yapılagelmiş yün, yapağı, süt, peynir, tereyağı deri ve benzeri ürünleriyle bu hayvanlar iyi değerlendirilmiştir. 
Değirmencilik: Henüz elektriği tanımayan Kara Ağac ovasında değirmenler daha ziyade Salur, ÇarıkSaray gibi köylerin dağ aralarındaki dere yataklarında kurulmuş ve su çarkıyla dönen değirmen taşlarıyla buğday, çavdar, arpa ve darı gibi mahsuller öğütülmüştür. 
Amelecilik: Neredeyse herkesin kendi amelesi olduğu nâhiyede böyle bir meslek hizmetkâr emsalinde pek geçerli değildir. Buna rağmen Kara Ağac’ın 1844-45 temettü‘âtında çok sayıda amele görünmektedir. Fakat diğer mesleklerden halvacı, etmekci, aktarlık, bohçacı, boyacı, berber, basmacı, çerçi, çulhacı, çözücü, duhancı ve duhan kıyıcı, duvarcı ustası, iplikçi, ipekçi, katırcı, eskici, palacı, keçeci, derzi, dikici, tarakçı, nalbandcı ve yapuculuk gibi meslekler gereği kadar geçerlidir. 
İmamlık: Halkın inançları noktasında birinci önceliği olan meslektir.
Diğer meslekî unsurlar: O günlerin meslekleri arasında Gayr-i Müslim mesleğinden papazlık ile fukara, ırgad, asker ve yetim de birer meslek olarak yerini alıyor. Bu mesleklerden duvarcı ustalığını ekseriyetle Gayr-i Müslim’ler yaparken, Kara Ağac’da kayda değer din görevlisi papazlar da bulunmamaktadır. Zira Kâfir köyleri, Hâmidoğulları’nın hâkim olduğu Hâmid Livâsı’nı kısa sürede terketmişlerdir. 
Araziler ve Ürünler: Bugün de olduğu gibi mezru‘u tarla, bağ, bağçe, cehrilik, yeni harir, boz tarla, çayır, bostan ve cevizliktir. Bunlarda da halâ büyük bir değişiklik var diyemeyiz. Yine zamanın ürünleri, o zaman ki gibi buğday, arpa, burçak, nohut, afyon, üzüm, yağ, ceviz, bal, bostan, ot, saz, keten kenevir, çayır, duhan (tütün) ve mut (tahıl)’dır. Fakat Isparta ilinde, özellikle de Şarkî Kara Ağac'da tütün ekimi kesinlikle yapılmamaktadır. Buna karşılık Isparta’da son zamanlarda elma ve vişne başta olmak üzre birçok meyve üretimi yapılmaktadır. 
Büyükbaş hayvanlar:  Sağman manda, kısır inek, öküz, erkek manda, kara camus, sağman Camus, tosun, sağman manda, kısır inek, dişi buzağı, erkek buzağı, erkek macar ve camus düğesidir. 
Küçükbaş hayvanlar: Sağman koyun, yoz koyun, sağman keçi, oğlak, kuzu, erkek keçi, yoz keçi ve erkek koyun, ganem (koyun), ağnam ve erkek ağnamdır. 
Yük ve binek hayvanları: Erkek kısrak, dölsüz kısrak, esb (At), katır, erkek bargir, erkek tay, merkeb, dölsüz merkeb, sıpadır. Konar-göçer Yörükleri’nde hayvancılıkla meşgûliyetin yanında onlara ait ürünleri de değerlendirme sanatı vardır. Hayvancılıkla uğraşmaları dokumacılığın gelişmesini sağlamış ve avladıkları hayvanların derilerinden başka koyun, keçi ve sığır derilerinden birçok eşya imâl etmişlerdir. 

 

   Bunlar postaki, çarık, gocuk, sofra, su tuluğu, yanlık, su koğası ve dağarcık gibi eşyalardı. Ayrıca sahib oludukları hayvanlardan elde ettikleri yoğurt, yağ, peynir ve yapağı gibi ihtiyaç fazlası ürünleriyle de âdeta kendilerine bir pazar kazandırmışlardır.
(9) 
  Defterin 190 sayfa ve 427. sırasında    400 hasıllı Mezraa Çeltik ’Nurullah Tımarı’yla 190 sayfa ve 428. sırasında da 790 hasıllı Kara Ağac Kâtib Ömer Tımarı vardır. Köylerin 42’den 38 düşmesi Yaka-köy, Saraycık, Yenice eş şehri bi’kâfir, Ulu-köy ve Bayat’ın Karye-i Ömercik'te yazılmasına bağlıdır. Yağ eteği ve Havludan İncürü bağçesi ile Kuruca-ibik mezra’ası isimlerini göremediğimiz Tarihsiz Mufassal’daki karyelerin arasında ise Nevşirvan adında yeni bir karye ile cemâ’atten menkûl üç karyeye rastlıyoruz. Karakuzulu, Şarvan ve Bozlu’nun cemâ’at bölüğü iken karyelere yerleşmesinden anlıyoruz ki Kara Ağac’daki  Yörükâni Cemâ’ati konargöçerlikten yerleşik düzene geçmiştir. 1530 tarihine göre önemli ölçüde hane ve nüfus oranının yükseldiği artış söz konusudur. Her iki tarihin karyelerini karşılaştırdığımızda Kara Ağac’da 30 yıllık bir  sürede ne kadar gelişme sağlandığını görmemiz mümkündür.  
 Nâhiye Kara Ağac, bir önceki 1522 kayıtlarında 66 hane ve 330 nüfüsa (10) sahibken, 1765’e gelindiğinde hânesi 230’a ve nüfusu da 1.150’ye çıkıyor. 38 pare köyünde 9600 nüfusu bulunan Kara Ağac’ın umumî 2.102 hânesindeki yekûn nüfus ise 10510’dur. Daha önceki karyelere göre nâhiyede bir hayli değişikliğin de olduğunu görüyoruz. Kâfir köy, Bayad, Ulu ve Çarık hâne-kişi sayımından da, sıra kaydından da muaf tutuluyorlar. Defterin 389. sırasında yer alan Karye-i Ömercik dâhilinde sayılan bu köylerin hâne ve nüfusu Ömercik’te göründüğünden olsa gerek Ömercik, 182 hane ve 910 nüfusuyla Kara Ağac’ın en potansiyelli köyü durumuna geliyor.  100 hâneli ve 500 nüfuslu Karlı’yı takib eden diğer köyler ise 89 hâne ve 445 nüfusla Nudra, 84 hâne ve 420 nüfusla Çavundur ve Ördekçi, 77 hâne ve 385 nüfusla da Belceğiz’dir. Osmanlı Devleti’nde ze’amet, sipahi ve tımar ile idare sistemi çerçevesinde mezkûr tarihte Kara Ağac’ın 10 köyünde zeamet ve 28 köyünde de timar bulunmaktadır. Zeamet bulunan köyler; Karlı, Sollar ve Selendi, Armudlu, Fakihler, Ördekçi, Belceğiz, Sürütme, Akça-kal’a, Çeltik ve Habillu-Armudlu’dur.14.655 hasılasıyla en zengin yer olarak Nefsî Kara Ağac’ı takib edenler; Salur 13.861, Karlı 12.000, Ömercik 11.282, Nekid 9.786, Yaka-Eymür 8.999, Belceğiz 8.000, Ulu-dinek 7.793 ve Armudlu 7.789’dur. 211.605 hasılanın bulunduğu Kara Ağac’taki vergi kalemleri; Cebe, nim, bennak, mücerred: 41.199, Hınta: 1.070-87.230, Şa’ir: 670-4.287, Bağ: 12.596, Afyon: 3.953, Zemistâni: 1.420, Bad-ı heva: 5.369, Kovan: 2.148, Zemin: 4.156 ve Bostan: 472’dir. (11) 

 

 Buğdayda Salur en başta gelirken onu takibeden köyler Karlı, Armutlu, Ömercik, Nekid ve Belceğiz’dir. En fazla arpa Yaka-Eymür, ardından Salur’dadır. Bağ ve bad-ı heva bakımından Ulu-dinek çok önlerde seyrediyor. Kovanda (arıcılık) Salur ile Ulu-dinek, afyon’da Belceğiz ve Viran, bostanda ise Salur ve Çeltik en fazla üreten ve öşür ödeyen yerlerdir. Zemistânide ise Yaka-Eymür, Salur ve Çökiler aynı miktar ile başı çekerken cebe, nim, bennak ve mücerred resminde Ömercik diğer köylere büyük fark atıyor. Bu durumda Salur’u, en fazla buğday, bal ve bostan üreten, aynı zamanda en çok kışlık giyecek için verilen para (zemistâni) Ulu-dinek de bağ ile rekor seviyede üretim gösteriyorlar. Nâhiyede Sürtme, Nevşirvan ve Kürtün olmak üzere sadece üç köyde bağ dikilmiyor. Afyon ekiminde ise köyler neredeyse yarı yarıya fire veriyor. Tam 14 köyde ekim yapılmıyor. Bizim dikkatimizi çeken en önemli husus, coğrafi açıdan rakım düşüklüğü olan ve özellikle Beyşehir Gölü seviyesine yakın köylerin daha verimsizlik göstermesidir. Öyle ki Fakihler ve Çeltik, Salur ile sınırlı olmalarına rağmen her ikisinde de ciddi üretim azlığı göze çarpıyor. Çeltik sadece bostanda Salur’un ardından ikinci sırayı alıyor. 
   Karye-i Çeltik: 20 öşr-ü kovan, 49 öşrü bostan, 300 çayır maa ali, 20 resm-i zemin, 40 öşr-ü deştbâni Karye-i Yağcı: 89 zemin, 30 deştbâni, 15 öşr-ü giyah, 90 bostan, öşr-ü kovan 120, Hasıl: 1.865 (2.000 yanlış)    

KARA AĞAC VE KARYELERİNİN GELİR DURUMU

 

  Kara Ağac Nâhiyesi’nin 14.956 akçelik hasılatına karşılık Salur, Çavundur, Karlu ve Bilcüğez gibi karyelerde önemli ölçüde hasılat bulunuyor. Kara Ağac’da kendisinden sonra kayıdlara geçen ilk karye niteliğindeki Bey’in hasılı ise 1.788 akçedir. Sırasıyla Salur 8.555, Kullar ve İmacık 3.200, Çökiler 2.600, Süvar 2.413, İgdir 2.790, Karlu 5.491, Sollar ve Selendi 2424, Çeltik 2.541, Saraycık 3.712, Kürtün 1.023, Karkın 3.333, Sürtme 391, Çaltı 3.333, Nudra 4500, Ömercik 1800, Yenice es şehri bi’Kafir 1.330, Bayad 2.159, Yaka-köy 1.550, Ulu-köy 1.920, Çarık 2.406, Yaka-Eymür 3.886, Mezra-i Kaplan 420, Armudlu 3.399, Yağcı 1.742, Fakihler 2.635, Ördekçi 2.089, Viran 2.000, Nekid 5.230, Ulu-dinek 2.364, Zengiler 3.320, Uşak-Eymür 4.600, Çavundur 7.300, Orvas 4.533, Bilcüğez 5.004, Arslandoğmuş 2.500, Tunâ-Şâh 3.828, Köprü 3.300, Kullar 808, Mezra-i Kovacık 300, Mezra’a Karye-i Çeltik 120, Nâhiye Kara Ağac ve Afşar Timarha-i 850 ve Akça-kale 1.000 akçeli hasıla sahibler. 
    Yörükâne yekûn olarak da 3.943 akçe hasıl bulunmaktadır ki bunlar Kara Kuzulu Cema’âti’nde 1.031, Şarvan Bölüğü’nde 1.200, Bozlu Bölüğü’nde 1.086, Bölük Kara Kuzulu’da da 626 akçedir.

KARYE-İ ÇELTİK Defter Sıra No: 189/420

   Ze’ameti Solak Hamza’dır. Solak Hamza’nın Karye-i Karlu ve Karye-i Sollar ve Selendi’nin de zeameti oluşuna bakılırsa; bölgenin Selendi’nin arkasında kaldığı Kızıldağ’la Anamas arasında, Salur ile Fakihler’in ise güneyine düşen en geniş ovalardan birisinin ortasında Çivril denilen mevkîide kurulmuş olan Çeltek, Kızıldağ’a rağmen sanki Selendi ile sınırlı gibi kabul görmüştür. Bu bakımdan Ramazan Tunç’un eserinde (s.67) bahsettiği Alabaşlar mevkii zeamet esasına göre de gözden geçirilmelidir.


                       Çeltek köyünün coğrafî alanı

    Çeltik Karyesi uzun yıllar sonra, ilk kurulduğu Çivril mevkîinden 500 metre güneye geçerek yeniden yapılanmıştır. 1567 tarihi (Tarihsiz Mufassal) itibariyle 50 dönüm arazisi bulunan karyenin mezra’asında da 20 dönüm yer bulunup buradaki arazinin bazılarında o dönemlerde bağ dikilidir. Kurulduğu tarihlerde -sanırız ki- ovasında çeltik (pirinç) yetiştirildiği için adı Çeltik olarak kayıtlara geçmiştir. Çeltik’te üretilen çeltik (pirinç), aynı zamanda bir tarım medeniyetinin sembolü olarak değerlendirilmelidir. Zira tohum ekiminden önceki dönemde pirinç tarımı yapılacak olan tarlalarda özel bir toprak hazırlığı yapılır. 
 


  Buradaki hususiyet, tarlanın çok iyi bir şekilde tesviye edilmesi veya tesviyeli arazilerin seçilmiş olmasıdır ki, bunun bariz emareleri daha 40-50 yıl öncesine kadar Çeltek tarlalarının hemen hepsinin dört etrafında hendeklerin kazılı olmasıdır. Bu bir anlamda buralarda çeltik ekilen alanın hazırlanışına 
işarettir. Çeltik, sonradan Armudlu, Karayaka, Kaşaklu, Belceğiz, Salur, Fakılar, Sürtme ve Beyköy gibi yerlerden nüfus alan bir köy niteliğindedir. Bugünkü adı olan Çeltek ise; “Çoban yamağı, yardımcı, uşak veya küçük-büyükbaş hayvan sürülerini otlatan kimse” manâsını verdiğinden ilk tarihî adı ve anlamında tamamen bir değişiklik söz konusudur.

KARYE-İ YAĞCI Defter Sıra No: 189/421
   
    Her ne kadar defterlere karye olarak işlense de 5 hâne, 7 nefer ve 25 nüfusu itibariyle mezra’a olması gereken Karye-i Yağcı, Kızıldağ’ın batı yakasında ve bugünkü Çeltek-Yeniköy yolu üzerinde bulunan Akçeşme’nin tam üstüne denk gelen yamaçta kurulmuştur. Şaban isimli şahsın tımarındaki Yağcı da artık yerinde olmayan bir karyedir ve halkı Çökiler misâlinde, zamanla 20. yüzyılın başında kurulan Yeni Köy’le Çeltek köylerine geçmiştir.

1898’DEN SONRA KURULAN KÖYLER 
YENİKÖY VE GEDİKLİ

   Şarkî Kara Ağac’da Göçer yörüklerinin yoğun olduğu iki  önemli yer, 1530 tarihli ve 438 numaralı Muhasebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri’ndeki Osmanlı Arşivi kayıtlarında görülmeyen Yeniköy ve Gedikli’dir. Zira bu iki köy de ancak 20. asrın başlarında, Yeniköy 1898’de, Gedikli de önce Belceğiz Köyü muhtarlığı altında mahalle olarak Honamlılar’ın Ötgünlü kolu tarafından ancak 1937 yılında kurulmuştur. Kuruluşunu müteakib 1938’lerde Belceğiz (1530’da adı Bilcüğez) köyünün bir mahallesi iken 12 Temmuz 1948’de muhtarlık yapılarak köy statüsü kazanmıştır. Köy, yerleşim coğrafyası bakımından Beyşehir Gölü’nün kuzey batı tarafında ve Ayas (Sarıkabalı) ile yan yanadır. 
  Hem Yeniköy, hem de Gedikli civar il ve ilçelerden göç alarak kurulurken, Yeniköy kuruluşunu müteakiben en çok Sürtme, Karayaka, Gedikli ve Armutlu gibi yakın yerlerden de göç alarak hâne sayısını artırmıştır. Yeniköy’ün bu tarihlerde kurulduğuna en makûl işaret ise Yekdiğinli Hasanoğlu dedem İbrahim Çavuş’a ait evin köydeki çekirdek evlerden oluşudur ki bu ev, hâlen Yeniköy’ün en merkezî noktasındadır. Köyde halen bir hayli yakın akrabamız da vardır. Aynı zamanda köydeki tek câminin arsası da babam Mustafa Yalçınkaya tarafından hibe edilmiştir. Yeniköy’e yeni yerleşim yeri olmasından dolayı Saçıkaralı, Sarıkeçili, Solaklı, Haytalar ve Tırtar’lar, Gedikli’ye ise Honamlı, Ötükenli-Hâcımemedli, Elekli ve Hâcı Ceceli Yörük aşiretleri yerleşmiştir. Hattâ göçer adabına düşkün olan yörüklerin yeni Gedikli’deki aşiretinden tarihi çok eski Karayaka’ya bile, Bekir ve Süleyman Gündüz gibi kardeşlerin göçleri mevzuubahistir. 
   Yeniköy ahalisinin lâkabları bizi Türkmenler’in isim geleneğine götürecek derecede eskilik gösteriyor. Yeniköy Köyü’ne yerleşen yörüklerin bugünkü mevcut sülâleleri; Gedeler Gırnatacı Durmuş Aliler, Muradlar (Tombullar), Mustafa Aliler, Karaveliler, Göcenler, Delioğlanlar, Gözeller, Hacerler, Çolaklar, Topallar, Karabıçaklar, Dodaklar, Gere Osmanlar, Avcılar, Kerim Aycılar, Koca Ahmedler, Çobanların Bayramlar, Cülü Mevlüdler, Babo Dayılar, Döndü’nün Mehmetler, Köleler, İbililer, Nasuhlar, Sarı Dayılar, Koca Mustafalar, Kolağasılar, Ali Onbaşılar, Bekçi Ahmetler, İltirler, Hürüler, Iraz’ın Kızları, Galipler, Kürtler, Hâcı Yusuflar, Sağır Seferler, İmamlar ve Danacılar gibi isimlerden müteşekkildir. 
    Bu bilgilerin ışığında bugüne bakarsak, Şarkî Kara Ağac’da; Arak, Armudlu,  Arslandoğmuş, Aşağıdinek, Başdeğirmen, Belceğiz, Beyköy, Çaltı, ÇarıkSaraylar, Çavundur, Çeltek, Çiçekpınar, Fakılar, Gedikli, Göksöğüt, Karayaka, Kıyakdede, Köprü, Muratbağı, Ördekçi, Örenköy, Salur, Sarıkaya, Yakaemir, Yassıbel, Yenicekale, Yeniköy ve Yukarıdinek isimlerinde 28 köy bulunmaktadır. Halbuki 1530’daki kayıdlarda dâhi Kara Ağac’da 46 yerleşim yeri mevcuttur. Bu itibarla Kara Ağac’ın sahib olduğu 46 iskân yerindeki Havludan incürü bağçesiyle Yağ-eteği bağçesi sâkinleri yakın ve tâbi oldukları karyelere geçerken, hem Kovacık, hem de Kuruca-ibik mezraları da zamanla ait oldukları karyelerle birleşip ortadan kalkmışlardır. Bugünkü mevcut 28 köy içinde görünmeyen Ağacık, Akça-kal’a, Bayad, Çökiler, İgdir, İmacık, Kaplan, Karkın, Karlu, Kullar, Kürtün, Nekid, Selendi, Sollar, Uşak-Eymür ve Yağcı karyeleri yakın köylere taşınmak suretiyle tarih sahnesinden silinmişlerdir. En yakın tarihte ise Sürtme, Yağcı ve Çökiler genellikle Çeltek ve Yeniköy’e taşınırken, Viran; Örenköy, Lodre; Nudra adını almış, Selendi Beyköy’e ve Tunâ-Şâh’a, Saray ve Ulu da Çarık karyelerine intikal etmiştir. Yine bugün Orvas (Oğras), Ulu-dinek; Aşağıdinek, Yaka-Eymür; Yakaemir, Yenice; Yenicekale, Tunâ-Şâh önce Tokarşa, sonra Donarşa, daha sonra da Çiçekpınar, Bilcüğez; Belceğiz, Zengibar; Muratbağı, Nudra; Göksöğüt ve Fakihler de Fakılar adlarıyla söylenir olmuştur. 
   Zamanla ortadan kalkan köylerden Bayad, Karkın ve İgdir ile bugün mevcut olan Çavundur, Salur, Eymür (Uşak ve Yaka’da ek) isimlerini Oğuz boylarına mensub cema‘âtlerden alırken, Ulu ve Bey de sanırız isimlerini Hâmidoğulları Beyliği’nin istiklâlini ilân ederek bu sancağa adını veren Hâmid Bey’in Ulu Bey’liğine izafeten almışlardır. H. 937 (1530) Tarihli Muhasebe-i Vilâyet-i Anadolu kayıtlarında bir zaviye şeyhi olan Karye-i Uşak-Eymür, Karye-i Yaka, Karye-i Ömercik, Karye-i İgdir, Karye-i Kovacık gibi yerleştikleri yer hakkında hem genel malûmat verilmez, hem de haritada gösterilmezken, Tarihsiz Mufassal’da da Arak köyünün ismine de rastlanmıyor. Bu tarih itibariyle -ki Osmanlı’da köylerin ilk kayda alındığı yıl 1475-1481’dir. Kara Ağac’da bulunan ve BOA’da 39’la sınırlı köyler içinde bir de ismi tam okunamayan Lodre (Todre) adında bir köy görünmektedir. İlk kayıdlarda görülen bu köy, bugün ismi Göksöğüt olarak değiştirilen Nudra'dır ve tercüme hatası yapılmıştır.  Kara Ağac’da Kaplan, Kovacık, Çeltik ve Kuruca-ibik mezraalarının yanısıra Havludan İncürü Bağçesi ve Yağ-Eteği Bağçesi adında iki bağçe vardır. 
   Haritadaki görünen 19 köy ise; Zengiler, Ulu, Ömercik, Süvar, Arslan, Bayad, Köprü, Bey, Çaltu, Viran, Yenice, Çavundur, Yaka-Eymür, Ördekçi, Fakihler, Salur, Çeltükci, Armudlu ve Sürtme’dir. Nedense Yer Dizinleri’nde belirtildikleri hâlde diğer 20 köy -Tunâ-Şâh bunlardan sadece birisi- 438 numaralı Muhasebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri’ndeki Hâmid Livâsı Haritası’nda yer almamaktadır. Buna göre; Akçakal’a, Bilcüğez, Çarık, Çökiler, Saraycık, İgdir, İmacık, Kovacık, Kullar, Sollar, Selendi, Tunâ-Şâh, Orvas, Uşak-Eymür, Karkın, Kürtün, Yağcı, Kaplan, Kuruca-İbik, Nekid, Lodre, Yaka olmak üzere 20 köy ile Havludan İncürü Bağçesi ve Yağ-Eteği Bağçesi’nden müteşekkil 24 yerleşim yeri, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün yayını olan H. 937 (1530) Tarihli Muhasebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri’ndeki haritada görünmüyorlar. Haritada gösterilmeyen bu köyler yer dizinlerinde mevcuttur. Böcüzâde Süleyman Sami ise 1899 yılı itibariyle Şarkî Kara Ağac’ın köylerini; “Kasabanın dört bir yanında hepsi de birer, ikişer saat uzaklıkta olan Zengibar, Suvar, Çarıksaray, Uğraş, Aslandoğmuş, Köprü, Vakıfdinek, Alevidinek, Çaltı, Beyköyü, Urak, Nudra, Viranköy, Çavundur, Yakaemir, Ördekçi, Donarşa, Selendi, Salur, Fakihler, Çelenk, Armutlu, Belceğez, Ayas, Sürütme, Karayaka köyleri bulunmaktadır. Bu köylerin bazılarında akarsu, bağ ve bağçe vardır” diyerek böyle sıralıyor. (12) 
   Bu ifadeler dolayısıyla bugün adı Zengiler olan karye esasen Zengibar olduğu gibi, Böcüzâde’ye göre Arak adının geldiği karye ismi Urak’tır. Kara Ağac’ın köyleri içinde Alevidinek namında bir köy de hiç bulunmamıştır. Böcüzâde, Akçakale’den hiç bahsetmeyip Oğras’ı da Uğraş olarak yanlış telâffuz ettiğine göre sanırız ki Osmanlı arşivlerine müracaat etmemiş, dolayısıyla Kara Ağac’ın köyleriyle ilgili yorumlarda hataya düşmüştür. 
   Tunâ-Şâh adını 1839 Osmanlı Genel Nüfus Sayımı’nda- Tokarşa’ya, 1899’da da Donarşa’ya ve bırakırken, Fakılar’ın halâ Fakihler olarak anılması da çok manidardır.   Mezkûr yıllarda köy olarak adı okunan Selendi, anlaşılıyor ki 19. asrın başlarında dahi diğer köylere taşınmayan ve ikâmet edilen bir yerdir. Çelenk’ten kasıtsa Çeltik’tir. Çeltek tarihinin hiçbir safhasında Çeltik ve Çeltük gibi telâffuzların dışında başka bir ad almamıştır. Bunu da burada özellikle belirtelim.     



1765’İN KARYE-İ ÇELTİK’İ 
Sayfa No: 189, Sıra No: 420, Ze'âmeti Solak Hamza

Sadi veled-i Mehmed ben.  
Yusuf mezbur (*)  o. ben.
Mehmed veledi Nasuh nim
Hüseyin veled-i o. mücer.
Memi mezbur o.  mücer.
Sinan veled-i Nasuh nim
Hızır veled-i Veli nim

 Hasib veled-i o. mücerred
Mezbur Hamza o. mücer.
Veledi İlyas Meli  nim
Çebi veled-i Pir Ali bennak
Abdurrahman vld.  o. müc.
Hacı veled-i İsa cebe
Abdulkadir vld. Hamza nim

Seydi veled-i o. mücered
Veli veled-i Hasan o. nim
Bali veled-i Hızır o. bennak
Kalender veled-i o. mücer.
Meli mezbur o. mücerred
Hâcı veledi Hasan bennak
Kemal vld. Mehmed nim

Ramazan mezbur o. ben
Hüdaverdi mezbur o. ben
Cafer veled-i İsmail nim
Hızır mezbur o.bennak
Mehmed veled-i Ali ben
Arslan veled-i İbrahim nim
Dede veld-i Düvenci o. ben                 

Gökçe mezbur o. bennak
Nesimi mezbur o. bennak
Üyük veled-i Ali bennak
Ahmed vld. Mahmud ben.
Halil veled-i İbrahim nim                                       
 İbrahim mezbur o. müc. 
Abdülkerim vld. o. müc.                          

Ali veledi Yahya bennak                 
Piri mezbur o. mücerred                                      
Yusuf veled-i o. mücerred
Emrullah vld. Umur ben.                               
Yahya mezbur o. mücerred
Ermiş? veled-i Yunus ben.                              
Yahya mezbur o. müc 

Sündük vld Ahmed nim                              
Halil veled-i o. mücerred                        
Süleyman mezbur o. müc                       
Hamza veledi Sündük ben          
Abdülkerim mezbur o. ben
Hüseyin vld. Hasan müc









Süleyman veled-i o.bennak                        
Nuh mezbur o. mücerred
Eyüb veled-i İsmail nim                                  

Hüdaverdi veledi o. müc                                     60

    Vakfı mescid-i köhne-i defter mucebince elli dönüm mahsulatına sipahi hasılatına eimme mutasarrıf olalar
    Ber mucebi defteri köhne. (13)                                                                

1839 OSMANLI GENEL SAYIMI 3262 SIRA NUMARALI NÜFUS DEFTERİ’NE GÖRE KARYE-İ ÇELTEK TÂ’Bİ KARA AĞAC

    Adı uzun yıllar Çeltik iken Çeltek daha sonradan ‘Çoban uşağı’ manâsında değiştirilip anılmaya başlanmıştır. Çeltek’in 1839’da 22 hânedeki 44 nüfusu 1990’da 471, 1997’de 362 ve 2000’de de 377 olarak görülmektedir. Köyün son 22. hânesinde 44. nefer olarak kayda geçen ‘Uzun boylu, aksakallu İmamsüleymanoğlu Ali veled-i Süleyman’ 101’lik yaşıyla ilk sayımdaki yaşlılar arasında dikkati çekmektedir.
   İlk muhtar orta boylu, kara sakallu Kocahüseyinoğlu Haşim veledi Hâcı Ahmed, ikinci muhtar ise orta boylu, kır sakallu Kocahüseyinoğlu Veli veled-i Hüseyin’dir. (14)
   1839 tarihinde Osmanlı Genel Nüfus Sayımı çerçevesinde Kara Ağac Nâhiyesi’nde gerçekleştirilen sayımlarda her köy gibi Çeltik de sayımlara dâhil edilerek bünyesindeki ikâmet edenlerin önce büyükleri hizmetleri ve yaşlarıyla birlikte işlenmiş devamında da veled-ileri (evlâd) bir kısım özellikleriyle sayılmış ve Ehl-i İslâm Nüfus Defteri’ne işlenmişlerdir. Bizim esas olarak incelediğimiz kaynak ise Başbakanlık Ankara Devlet Arşivleri’ndeki 3262 Sıra Nu:lu Nüfus Defteri’dir. Titiz bir şekilde incelemeye tâbi tuttuğumuz hem bu defterde, hem de Zafer Onar’ın Kara Ağac kitabından faydalanan Ramazan Topraklı’nın Tarih ve Kültürümüzde Kara Ağac isimli eserinde özellikle sin hususunda ve hane ile numro sıralamasında birçok hatalı kayıdlara rastladık. Bunları parantez içinde (Sin..olacak) tâbiriyle belirtmeyi de uygun gördük.
   Çeltik köyünün ilk hanesinde daimî ikâmetçilerden ziyade önce köyün 35 yaşındaki mezbur imamı Karahatib Efendi’ye yer verilmiş, daha sonra sırasıyla 40 yaşındaki Muhtar-ı evvel (ilk muhtar) Kocahüseyinoğlu Haşim veled-i Hâcı Ahmed ile 1 yaşındaki oğlu Mehmed’e ve diğer imam 25 yaşındaki Süleyman veled-i Hâcı Ahmed, Hüseyin veled-i Hâcı Ahmed’e, daha sonra da Hâcı Ahmed’in üç oğlunun ve 22 yaşındaki Hüseyin veled-i Hâcı Ahmed’in ardından 60 yaşındaki Muhtar-ı sani (ikinci muhtar) Kocahüseyinoğlu Veli veled-i Hüseyin deftere kaydedilmişlerdir. 
 Defterin 6. hâne ve 12. sırasındaki orta boylu, kara bıyıklu olarak tarif edilen Adıgüzel bu tarihte 25 yaşlarındadır ve iki oğlundan ilki Şaban 4, diğer oğlu Veli de 2 yaşındadır. Adıgüzel için daha önce “Bu Adıgüzel de bugün Fazlılar olarak bildiğimiz sülâlenin ilklerinden olan Kocahüseyin’in soyundan gelen ve üçüncü kuşaktan 1890 doğumlu Çanakkale şehidi 
Adıgüzel’in babası Kocahüseyinoğlu Mevlüd’ün atalarındandır” demiştik. Fakat 1904 tarihinde erkeklerle kadınların birlikte ilk defa yazıldığı Nüfus sayımına göre Adıgüzel’in babası Mevlüd’ün 26 sayfa nolu Çeltek Köyü Nüfus Esas Defteri’ndeki kaydı: Güzel-Ummuhanı oğlu H. 1273 doğumlu Hâcı Hüseyinoğlu Mevlüd’dür. Buna göre Adıgüzel’in Kocahüseyinoğulları’yla bir bağlantısı yoktur. Bu konuda daha detaylı bilgileri 43. sayfadaki Hâcı Hüseyinoğlu MEVLÜT’ün Sülâle Açılımı’nda vermiş bulunuyoruz. 
    Bu durumda defterin ilk hânesindeki köy imamı Karahatib Efendi’den sonra yer alan ilk sâkinler Kocahüseyinoğlu veled-i’leri olan Haşim ve Veli’dir. Bunlar da köyde Fazlılar ve Haşimler olarak bildiğimiz sülâlelerin aynı ataları olan kişilerdir. Bunların ardından defterde sırasıyla kayıtlı olanlar; Çiftçi Sarıoğlu Hasan veled-i İbiş (yaşı 50), Civiloğlu İshak veled-i Memiş (yaşı 40), Rençber Osman veled-i Veli (yaşı 25), Çiftçi Arıkoğlu Yusuf veled-i İsmail (yaşı 40), Çiftçi Hasan veled-i İsmail (yaşı 30), Çiftçi Bekir veled-i Ali (yaşı 15), Çiftçi Arıkoğlu Mehmed veled-i Mehmed (yaşı 27),  Çiftçi Kadı Hasanoğlu Memiş veled-i Hasan (yaşı 65),  Cidaloğlu Ahmed veled-i Mehmed (yaşı 40), Abdurrahman veled-i Abdullah (yaşı 35), Kemerlioğlu Çoban Mustafa veled-i Abdullah (yaşı , Çiftçi Memiş veled-i Nebi (yaşı 40), Mollaoğlu sabi Ali veled-i Veli (yaşı 6), Mehmed veled-i Hasan (yaşı 35), Eyub veled-i Hasan (yaşı 25) ve İmamsüleymanoğlu Ali veled-i Süleyman (yaşı 101)’dır. Bu aileler itibariyle 22 hâne olarak işlenen Çeltik halkı evlâdlarıyla birlikte 44 kişidir.

KARYE-İ ÇELTEK SÂKİNLERİ

Hâne 1 Numro 1: Karye-i mezbur imamı Karahatib Efendi, 35
Hâne 2 Numro 2: Muhtar-ı evvel, orta boylu, kara sakallu Kocahüseyinoğlu Haşim vld. Hâcı Ahmed, 40
         Numro 3: Oğlu Mehmed, 1
Hâne 3 Numro 4: Diğer imamı, orta boylu, sarı bıyıklu Süleyman veled-i Hâcı Ahmed, 25
         Numro 5: Oğlu Mustafa, 4
         Numro 6: Diğer oğlu Ahmed, 3
         Numro 7: Diğer oğlu Ecir, 1
Hâne 4 Numro 8: Orta boylu, sarı bıyıklu Hüseyin veled-i Hâcı Ahmed, 22
Hâne 5 Numro 9: Muhtar-ı sâni, orta boylu, kır sakallu Kocahüseyinoğlu Veli veled-i Hüseyin, 60
        Numro 10: Oğlu, orta boylu, kara sakallu İbiş, 35
        Numro 11: Hafidi Hüseyin, 1
Hâne 6 Numro 12: Orta boylu, kara bıyıklu Adıgüzel, 25  
 Numro 13: Oğlu Şaban, 4
         Numro 14: Diğer oğlu Veli 2 (1 olacak)
Hâne 7 Numro 15: Kısa boylu, sarı sakallu çiftçi Sarıoğlu Hasan veled-i İbiş, 50
         Numro 16: Oğlu şab-ı emred Mehmed, 12
         Numro 17: Diğer oğlu Mestan 6
         Numro 18: Diğer oğlu Ahmed, 4
Hâne 8 Numro 19: Orta boylu, sarı sakallu civiloğlu İshak veled-i Memiş, 40       
         Numro 20: Oğlu orta boylu, ter bıyıklu İsmail
vld. İshak 20
Hâne 9 Numro 21: Orta boylu, ter bıyıklı rençber Osman veled-i Veli, 25
Hâne 10 Numro 22: Orta boylu, kara sakallu çiftçi Arıkoğlu Yusuf veled-i İsmail, 40
          Numro 23: Oğlu şab-ı emred Mustafa, 15
   (*) Hâne 10 Numro 24: Orta boylu, kara sakallu çiftçi Ramazan veled-i İsmail, 35     
         Numro 25: Oğlu Mevlüd, 4
          Numro 26: Diğer oğlu Abdülkadir, 1
Hâne 11 Numro 27: Orta boylu, köse sakallu çiftçi Hasan veled-i İsmail, 30
   (*) Hane 12 Numro 28: Orta boylu, şab-ı emred çiftçi Bekir veled-i Ali, 15
Hâne 12 Numro 29: Orta boylu, sarı bıyıklu çiftçi Arıkoğlu, *Arık (üyük)?oğlu Mehmed vld. Mehmed, 27
          Numro 30: Oğlu Hüseyin, 3
          Numro 31: Diğer oğlu Ahmed, 1
Hâne 14 Numro 32: Orta boylu, ak sakallu çiftçi Kadı Hasanoğlu Memiş veled-i Hasan, 65
Hane 15 Numro 33: Orta boylu, köse sakallu çiftçi Cidaloğlu Ahmed veled-i Mehmed, 40
Hâne 16 Numro 34: Orta boylu, sarı sakallu Abdurrahman veled-i Abdullah, 35
           Numro 35: Övey oğlu Mehmed veled-i İbrahim, 8
Hâne 17 Numro 36: Orta boylu, sarı bıyıklu Kemerlioğlu Çoban Mustafa vld. Abdullah, 8 (25 olacak)
           Numro 37: Oğlu şab-ı emred Abdullah, 8
Hâne 18 Numro 38: Orta boylu, sarı sakallu çiftçi Memiş vld. Nebi, 40
Hâne 19 Numro 39: Monlaoğlu sabi Ali veled-i Veli, 6
Hâne 20 Numro 40: Orta boylu, kara sakallu Mehmed veled-i Hasan, 35                   
           Numro 41: Oğlu Hasan, 4
Hâne 21 Numro 42: Orta boylu, ter bıyıklu Eyub vld. Hasan, 25
          Numro 43: Oğlu sabi Osman, 3
Hâne 22 Numro 44: Uzun boylu, ak sakallu İmam süleymanoğlu Ali veled-i Süleyman, 101

   KARYE-İ ÇELTEK SÜLÂLESİ
   Çeltek’te ikâmet eden bazı hane sahibleri 1842’li yıllarda vergi defterinin 34 ve 35. sayfalarına vergi mükellefi olarak işlenmiştir ki bu 16 kişi, köyün ilk sülâlelerine vakıf olmamız bakımından da önemli ipuçları vermektedir.  İşte o isimler:
34/1-Muhtar-ı evvel Haşim veled-i Hâcı Ahmed
34/2-Muhtar-ı sâni Kocahüseyinoğlu Veli veled-i Hüseyin
34/3-Çiftçi Memiş veled-i Kadı Hasan
34/4-Çiftçi Tüllügilin Hasan veled-i Mustafa
34/5-Çiftçi İsmailoğlu Mustan veled-i İsmail
35/1-Çiftçi İshak veled-i Yahya (Çivicioğlu)
35/2-Çiftçi Çivicioğlu Yusuf veled-i İsmail (Nüfus’ta Çivicioğlu, Arıkoğlu olarak geçiyor)
35/3-Çiftçi Ebubekir veled-i Ali
35/4-Çiftçi Curalıoğlu Ahmed veled-i Ahmed
35/5-Çiftçi Kösce Veyis Mehmed veled-i Mehmed
35/6-Monla Alioğlu çiftçi Osman veled-i Ali
35/7-Rençber Çolak İmamoğlu Mustafa veled-i Ahmed
35/8-Çiftçi Topcuoğlu Mehmed veled-i İbrahim
35/9-Çiftçi Mustafa veled-i Mustafa
35/10-Rençber Akşehirli Mustan veled-i Mustafa
35/11-Rençber Gavas Mehmed veled-i Mehmed
    Burada görüleceği üzre köy imamı Karahatib Efendi ile diğer imam Süleyman veled-i Hâcı Ahmed dâhil bir hayli rençber ve çiftçi vergiden muaftır. Dolayısıyla imamlar ta ilk tarihlerden itibaren vergi mükellefleri arasında görünmemektedirler.

 ÇELTEK KARYESİNİN TEMETTÜ‘ÂTI
   


  Çeltek Karyesi’ne ait temettü‘ât defterine baktığımızda ilk kalem olarak hane ve aile numaralarının altına yazılan kişilerin isimlerini görüyoruz. Hane reisleri genellikle babasının ismiyle birlikte, ‘oğlu’ ibaresi kullanılarak anılırken bazen de lâkab ve unvanlarıyla diğerlerinden ayırd edilmektedirler. 
 21 hânede 21 neferin yazıldığı Çeltek Karyesi’nin temettü‘ât defterinde hanelerin başında vergiye mahsûs hâne reislerinin isminin bulunduğu satır üzerinde en başa (Arap Alfabesi’ne göre sağda), Erbab-ı zira’âtden veya Çoban idüği ve imamdan olduğu gibi meslekleri, bunların hemen altına da, genellikle ‘Sene-i sâbıkadan vergusi ve A‘şâr ve rüsûmât olarak bir senede verdüği’ ibareleri dik olarak iki ayrı kalemde yazılmıştır. Daha sonra hınta (buğday), şa‘ir (arpa), çavdar veya darı keylleri ve kıymet guruşlarıyla, bunları takiben de bağ-bağce dönüm kıymetleri, koyun ve keçiler de rüsûm olarak öşürler kaydedilmiştir. Çeltek Karyesi’nin öşürler bölümünde yer alan ve 21 hanede toplamı 486.5 olan öşrün taksimatı; hınta 25.5 keyl ve öşrü 143 guruştur. Hınta Çeltek Karyesi için çok değerli bir hububat niteliğindedir. Toplam şa‘ir 53 keyl olub öşrü de 114 guruştur. Toplam çavdar 28 keyl ve öşrü 128 guruş, mısır 8 keyl ve 16 guruş, bağ 2 kıymet ve 34 guruş, 4 keçi ile 113 ağnam koyunun da öşürleri 51.5 guruş tutarındadır. Bundan sonra yazılan hâne reislerinin lâkab ve unvanları Çeltek Karyesi’nin nüfusunun az olması hasebiyle imam, hoca, hâcı, koca ve çoban biçiminde verilmiştir. Meselâ; 5 dönüm ekilmeyen Câmi-i Şerif Vakfı’ndan tarlası bulunan ve ‘karye-i mezburun ianesinden idare olunan’ 1. hanedeki ‘Karye-i Mezkûrun İmamı Ahmed Efendi’ imam, 2. hanedeki İbrahim: Hâcı Ahmed Oğlu ve 5. hânedeki Veli de Koca Hüseyinoğlu, 10. hanedeki Osman ise Monla Ali’nin oğlu sıfatıyla kaydedilmişlerdir. 
   İsimlerden sonraki bölümde de Mezrû‘ Tarla (ekilen) ve Gayri Mezrû‘ Tarla (ekilmeyen)  tarlalarla bağların dönümleri, altlarına da sene 60 ve 61’e ait hasılât-ı senevîsi (senelik hasılatı) yazılmıştır. Çeltek Karyesi’ndeki 15 haneye ait mezrû‘ tarlalanın yekûn dönümü 252 ve hasılâtı senevîsi de 29181 guruş tutarında yüksek bir meblağdır. Gayri mezrû‘ tarlaların ise yekûn dönümü 316’dır ve hasılât-ı senevîsi ekilmediğinden bulunmamaktadır. 1.5 dönümlük bağın ise 161 guruşluk bir hasılatı vardır. Toplamda tarla miktarı da 569.5 dönümdür. 
   Hayvan cinsleri; Öküz, Öküz Camusu, Sağman Camus, Yoz Camus, Öküz Karasığırı, Tosun, Buzağı, Sağman İnek, Düğe, Yoz İnek, Sağman Koyun, Yoz koyun, Kuzu, Keçi, Sağman Keçi, Oğlak, Kısrak, Bârgir, Tay, Erkek Tay, Yoz Kısrak, Esb ve Merkeb olarak ele alınmıştır. Ki bunlar da verimli ve verimsiz olarak varaklarda (sayfalar) kayda geçirilmişlerdir.  
    Varakların en sonunda ise temettü‘âtlar ele alınıyor ki Çeltek karyesinde sadece iki türlü temettü‘ât vardır ve bunlar da Orak Temettü‘âtı ile yekûn temettü‘ât olan ‘Mecmû'ından bir senede (tahminî) temettü‘ât’dır. Temettü‘âtın kelime anlamı temettü fiilinin çoğuludur ve Arapça ticaret malı, sermaye, kazanç, temettü kelimesi de kâr etmek ve kazanç sağlamak manâlarına gelir. Osmanlı litaratüründe ise temettü; tüccar ve esnafın senelik kazançları üzerinden alınan vergi olarak kullanılan bir ifadedir. Dolayısıyla temettü‘âtlardaki varaklarda yer alan birçok ibarelerde Osmanlıca kullanıldığından anlaşılması ancak bu konudaki araştırma ve çalışmalara bağlıdır.  

ÇELTEK KARYESİ TEMETTÜ‘ÂT DEFTERİNDEKİ VERGİLER (ÖŞÜRLER)
    İslâm inancında zekât, fitre ve sadaka gibi dinî bir vecibe olan öşürün, her ne kadar kelime manâsı on’da bir olsa da Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’a kadar, öşür veya (13) âşâr adı altında, ziraî mahsullerden 1/3 ile 1/10 arasında, devletin çok fazla malî bunalımda olduğu dönemlerde oran yüzde on beşe kadar yükseltilerek değişen oranlarla (14-15) alınmıştır.  Bu vergiler, dinî bîr vecibe mahiyeti taşıdığından şer-î vergiler içerisine dâhil edilmiştir. Ziraî mahsûllerden alınan öşür, en eski vergilerden olup, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren uygulanmıştır. Osmanlı Devleti öşür alınan kalemleri tarım ürünleriyle sınırlı tutmamıştır. 
Öşür her türlü tarım ürünlerinden alınırdı. Hububat çeşitlerinden, bostanlarda yetiştirilen ürünlerden, meyve ağaçlarından, bağ ve üzüm mamûllerinden, otlaklardan ve diğer ziraî mahsûllerden öşür alınmış ve tahsili de aynî (ürün olarak), nakdî (para olarak) ve maktû (götürü) olmak üzere üç şekilde yapılmıştır. Öşürün kaldırılışı ise, Cumhuriyet’in kuruluşundan iki yıl sonra, 1925’de yolsuzlukların kaynağını kurutmak gayesiyledir. 
    Aded-i Ağnam: Osmanlı’da koyun başına alınan vergiye aded-i ağnam denirdi. Fakat bu verginin keçilerden de alındığı görülmüştür. (16) Aded-i ağnam şer’î (şeriat hükümlerine dayalı) vergilerden olup, öşür kadar eski ve yaygındır. Tanzimat öncesi on’da bir oranda aynî (hayvan olarak) olarak alınmaktaydı. (17) 
  Tanzimat’la birlikte bu verginin aynî olarak toplanması usûlüne son verilmiştir. Mübaşir denilen memurlar tarafından hayvan başına 5 guruş olarak, yarım guruş da mübaşiriyye ekleyerek alınması kararlaştırılmıştır. (18) Hayvancılığa önem verilen Çeltek’te ayrı bir vergi olan aded-i ağnam öşrü neredeyse oturanların tamamına yakını tarafından ödenmiş görünüyor. Bu da gösteriyor ki Çeltek’te hayvancılığa zira‘âtden daha fazla önem verilmiştir. 
    Hubûbât Öşrü: Karye-i Çeltek’te hınta (buğday), şa‘ir (arpa) ve çavdar olmak üzere üç türünden hubûbât öşrü alınmıştır. 
   Bu öşürler genel olarak “Aşâr ve rüsûmât olarak sene-i sâbıkada bir senede virmiş oldığı” başlığı altında ödediği öşürlerin keyl (kile) olarak miktarı, pare olarak kile fiyatı ve guruş (kuruş) olarak değeri kaydedilmiştir. Buğdayın kıymet olarak başı çektiği hububatın diğerleri sırayla arpa, çavdar ve darıdır. Hânelerin verdiği hubûbât öşürlerinin guruş olarak değerinin toplamı “ceman” başlığı altındadır ve bu toplamın altına da, varsa diğer öşürleri eklenmiştir.  8 numrolu hâne re’isi İbiş Oğlu Hasan 24 guruşluk hubûbât (hınta) öşrü ile ilk sırada yer alırken en az hubûbât öşrü ödeyenler 1’er guruş ile 16. hânedeki Kadı Hasan ile 17.  hânedeki Cidaloğlu Ahmed’dir. 
   Esasında bütün sâkinlerin öşrünü ve ürettikleri ürünleri ayrı ayrı değerlendirmek daha fayda mülâhaza etse de buna ihtiyaç duymadan merak edilen konulara karşılık olan bütün detayları aşağıda Çeltek karyesine ait temettü‘ât defterinden veriyoruz. Bunların her kalem hesabları daÇELTEK KARYESİ’NİN TEMETTÜ‘ÂT DEFTERİNDEKİ HANE SAHİBLERİ ve TEMETTÜ‘ÂTLARI’ bölümünün hemen ardından genel olarak verilmiştir. 
    Bağ Öşrü: Karye-i Çeltek’in Temettü’âtı incelendiğimizde hububatın yanısıra bağ öşrünün de mevcut olduğunu görüyoruz. Çeltek Karyesi’ndeki bağ öşrü ödeyen hâne sayısı 7’dir. 
    Duhân (Tütün) Öşrü: Çeltek Karyesi’nde duhân öşrü ödeyen görünmemektedir.  Bu da demek oluyor ki Çeltek’te tütün ekimi yapılmamıştır. İyi ki de yapılmamış..

ÇELTEK KARYESİ SÂKİNLERİNİN ANALİZİ 
   Kara Ağac Kazâsı’nın diğer köylerine örnek teşil etmesi bakımından Çeltek Karyesi’ndeki, meslek sahiblerine göz attığımızda temettü‘ât defterindeki, toplam 21 hâneden 1 hane re’isi İmam, 12’si “erbâbı-ı zira‘âtden idüği” şeklinde kayıdlı zira‘ât erbâbı, 16’sı vergili, 2’si babasıyla birlikte olduğundan vergisiz 1’i geliri olmadığından vergisiz, 2’si amele, 2’si fevt (okundu) ve 1’i de çobandır. Bu durumda köylülerin çoğunluğu zira‘âtle uğraşmaktadır. Bu erbâbların işlediği ekinlik tarlanın yekûn dönümü ise 252, ekilmeyen tarlaların yekûnu da ekilenlerden daha fazla olub 316’dır. 
  Özetle hayvancılığa da baktığımızda bunları büyükbaş, küçükbaş ve hizmet hayvanları olarak üç kategoride görüyoruz ki küçükbaşlar hariç diğer iki sınıf hayvanın sayısı birbirine yakın seyrediyor. Hizmet hayvanlarından bârgir denilen beygirler hem binek, hem de koşuda kullanılırken öküzler, tosunlar ve camuslardan da zira‘ât işlerinde koşu hayvanı olarak istifade edilmiştir. Merkebler ise bazen yük taşıma ve ekseri de binek için hanelerde tutulurken tay ve sıpa benzeri hayvanlar ise bir sonra, mevcutların yerini almak üzere beslenmişlerdir.  

 

 
 
  Bugün 4 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol